Sayfalar

14 Şubat 2015 Cumartesi

Tecavüzün Bir "İnsanlık Suçu" Olduğunu Unutan Türkiye

Tecavüzün Bir "İnsanlık Suçu" Olduğunu Unutan Türkiye



Tecavüzün Bir "İnsanlık Suçu" Olduğunu Unutan Türkiye

Hemen hemen her gün kadına yönelik bir şiddet, bir kadın cinayeti, vahşi bir tecavüzhaberiyle sarsılıyoruz. Yerli yabancı fark etmiyor, ülkemizde kadına yönelen şiddetten herkes nasibini alıyor. Ürkütücü olan ise toplumun sıradan şiddet ve tecavüz olaylarına karşı artık duyarlılığını yitirmiş olması. Ancak vahşet, canilik, vs. olduğu zaman sesler yükseliyor ve yine maalesef kısa süre içinde unutulup gidiyor. Ta ki kurbanını hunharca öldüren kişinin iyi hal indirimi, tahrik indirimi aldığını okuyup tekrar sinirlenene kadar. Özgecan Aslan vahşetinin acısı daha çok taze, bir genç kız kaçırıldı, tecavüze uğradı, öldürüldü ve yakıldı. Normalde böyle bir olayın kamuoyunu ayağa kaldırması beklenir. İç güvenlik paketiyle sapan taşıyanın, bilye taşıyanın, maske takanın gözünün yaşına bakmayan devletimizden kadınlara karşı işlenen suçlar konusunda da bir adım atmasını beklemek en büyük hakkımız.
Tecavüzün Bir "İnsanlık Suçu" Olduğunu Unutan Türkiye
Ama hala sosyal medyada bir futbolcunun attığı gol için; "adam gol atmadı resmentecavüz etti abi!" gibi yorumlar yazabiliyoruz. Tecavüz normalleştirilecek bir konu değil, mizah konusu yapılacak bir olgu değil. Siz belki kendinizi şaka yaptım diye savunabiliyorsunuz ancak tecavüzün günlük dile böyle girmesi bazı yarım akıllıların beyninde onu normalleştiriyor ve günlük hayatın bir parçası haline getiriyor. Benim her galerimin altında yapılan, mesajlarla gönderilen, "biri şunu s.ksin", "biri şuna tecavüz etsin", "biri bunu s.kip ortada bırakmış" tarzındaki güya eleştirel yorumlarınız, muhakeme yeteneği olmayan bir takım embesillerde yanlış davranan kadın cezalandırılır, bu ceza da en güzel cinsel yollarla verilir algısı oluşturuyor. Sizin sözüm ona komikliğiniz, başkasının gerçeği haline dönüşüyor. Bu sefer de "Facebook'tan yazışmışlar", "kadının çantasında prezervatif varmış", "kadın mini etek giymiş", "kadının o saatte orada ne işi varmış", "tamam tecavüz kötü ama...." türünden saçmalıklarla doluyor ortalık. Arkadaşlar "Tecavüz bir şiddet biçimidir ve hiçbir şey bunu değiştirmez!!" Tecavüz kadınların bedenlerine değil, cinsel hak ve özgürlüklerine, doğrudan kişilik hak ve özgürlüklerine bir saldırıdır, bunu kabul etmemiz lazım. Bir kadın istediği saatte, istediği yerde, kanunlara göre suç oluşturmayacak şekilde istediği davranış içerisinde olabilir. Gece o saatte orada ne işi varmış demek gibi bir hakkınız yok. Ancak maalesef ülke yöneticilerinin "ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum" dediği bir ülkede, vatandaşların kadının ne zaman, nerede olması gerektiğine dair kendilerini söz sahibi görmeleri kaçınılmaz oluyor.
Tecavüzün Bir "İnsanlık Suçu" Olduğunu Unutan Türkiye
Neden kadın cinayetleri son 7 yılda %1400 arttı? Bunun altında yatan psikoloji ne? Neden erkekler boşanmak isteyen karılarını gözlerini dahi kırpmadan öldürüp, namus meselesi diyor? Neden boşandığı eşi başka bir erkekle görüşmeye başlarsa onu öldürmeyi kendine hak görüyor? Neden erkek bir kere evlendi mi, ölene kadar o kadının sahibi olduğu algısına sahip? Bu hissiyatın erkeklerde oluşmasının temeli nedir? Bunu tek bir sebebe bağlamak mümkün değil, ancak bazı sözlere göz atmakta fayda var. 
Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek
Kadına şiddet abartılıyor
Kız mıdır kadın mıdır bilemem
Örtüsüz kadın ya satılıktır ya da kiralıktır
Kadına şiddet azaldı fakat haberleri arttı
Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak
Kadın ve erkeğin eşit olması fıtrata ters
Kadının tek kariyeri annelik olmalı
Tecavüzün Bir "İnsanlık Suçu" Olduğunu Unutan Türkiye
Bunlara ek olarak kadınların hamileyken sokağa çıkmasını istemeyen profesörler, flörtün fahişelik olduğunu iddia edenler, kızlı erkekli evlerde kalınıyor diye hedef gösterenler, vs. bir sürü saçma sapan söylem var. Bunların hepsi cahil, eğitimsiz, kendini kadından üstün gören erkek müsveddelerini kadına karşı öfke ile dolduruyor. Bir de buna ülkede hakim olan "ben yaparım olur" dayatmasını eklerseniz, erkekler dayatarak, sırf kendi istedikleri için bazı şeylerin olmasını bekliyorlar. Olmayınca da "bir sus Emine" misali kadını susturma yoluna gidiyorlar. Susturamadıklarındaysa şiddete, öldürmeye, tecavüze varan bir noktaya gidiyorlar. Kadın iş aradığı için işsizlik yüksek denilince, işsiz gezen adam, kendi yapması gereken bir işe kadının girdiğini düşünüp, hınçlanıyor. Oysa o üstün cins, nasıl bir kadın onun işini elinden alabilir?
Tecavüzün Bir "İnsanlık Suçu" Olduğunu Unutan Türkiye
Seks işçilerine tecavüze ceza indirimi ayrımcılık, evlilik içi tecavüz de suç sayılıyor, bekaret zarı olana tecavüzle bekaret zarı olmayana tecavüz arasındaki fark kalktı, artıkdekolte giyinmek tahrik öğesi olmaktan çıktı diye düşündüğümüz bir dönemden, birlikte bira içmek, Facebook’ta tanışmış olmak, “bir müddet sevişmiş” olmak, mini etek giymiş olmak, vb. şeylerin tecavüzü haklı gösteren sebepler sayıldığı bir döneme girdik. Ülkede yargıya olan güven diplerde geziyor. Şu örneğe bir bakın; diyelim ki bir adam size tecavüz etmeye kalkıyor. Boğuşurken siz bir şekilde adamın burnunu kırıyorsunuz. Sonuçta adam size tecavüz edemiyor, fakat siz yine de şikayetçi olmak istiyorsunuz. Bu durumda adamın burnunu kırdınız diye siz mi suçlu görüleceksiniz? Türk Ceza Kanunu Kadın Platformu sözcülerinden avukat Hülya Gülbahar şöyle cevaplamış bu soruyu; "Düşeceğiniz hakime, savcıya bağlı… Şansınıza…" İşte böyle bir ortamda şöyle iyi haller çıkıyor karşımıza:

Tecavüzün Bir "İnsanlık Suçu" Olduğunu Unutan Türkiye
Kadın programında "babam bana tecavüz etti" diyen kızını öldüren baba, "babasını kamuoyuna mahçup etti" diye indirim aldı.
Eşini öldüren koca, "kot giyiyordu, piercingi vardı, çantasında doğum kontrol hapı buldum" indirimi aldı.
Tanımadığı birine saat soran eşini onlarca bıçak darbesiyle öldüren koca "cilve yaptı" indirimi aldı.
Kadına tecavüz edip hamile bırakan adam, "zaten bakire değildi" indirimi aldı.
Ormanda saldırıp, kadını döve döve soyan, ancak astım krizi geçirdiği için bayılıp yakalanan adam "isteseydim yapabilirdim" indirimi aldı.
Üvey kızına saldıran adam, "kızın ruh sağlığı bozulmamış" raporuyla indirim aldı.
Tecavüzü kameraya kaydeden erkek, "eski sevgilisi" olduğu için indirim aldı.
Tecavüzcü erkek "kadın tecavüzde bağırmadığı için rıza göstermiş sayılır" indirimi aldı.
Tecavüz ederken suç üstü yakalanan erkek, henüz tecavüz gerçekleşmediği için "yarım kaldı" indirimi aldı.
Bunlara rızası varmış, fahişeymiş, alkollüymüş, hayatın akışına aykırı indirimlerini eklemiyorum. Bunlar "indirim" mevzunu anlamanız için verilmiş uçuk örnekler. Yani adalet tecavüzcüye indirim yapmak için elinden geleni yapıyor. 14 yaşında kıza tecavüz edip, davalara cübbe sarık ile katıldığı için iyi hal indirimi alanlar var bu ülkede. Böyle bir uygulamayla, böyle bir adalet anlayışıyla tecavüzün, kadın cinayetlerinin önüne nasıl geçebilirsiniz ki?
Tecavüzün Bir "İnsanlık Suçu" Olduğunu Unutan Türkiye
Son olarak cinsel şiddet yaşadığınızda şunları yapın;
-Kurumlarda devam eden cinsiyetçi uygulamalar nedeniyle yakınlarınızla birlikte başvuru yapmanızda yarar var.
-Bulunduğunuz yere en yakın polis merkezine ya da jandarma karakoluna başvurarak acil muayene için derhal hastaneye sevk edilmenizi isteyin. Doğrudan hastaneye de gidebilirsiniz.
-Polis tarafından tutanak hazırlanırken yaşadığınız olayı ayrıntılı bir şekilde anlatın, toplanmasını istediğiniz delilleri, dinlenmesini istediğiniz tanıkları bildirin.
-Yazılan tutanağı asla okumadan imzalamayın; eksiklik ya da farklılık varsa düzelttirin ve sonra imzalayın. 
-Tutanağın polis memuru tarafından imzalı bir örneğini mutlaka alın.
-Polislerin “Senin de rızan varmış, anlattıkların tutarsız” gibi bahanelerle sizi geri göndermesine
ASLA izin vermeyin.
-Polisin görevini yapmaması bir suçtur ve cezai işlem gerektirir!
Tecavüzün Bir "İnsanlık Suçu" Olduğunu Unutan Türkiye
Maalesef elimizden başka bir şey gelmiyor. Yazmak, sesimizi duyurmak, ülkede her gün artan kadın cinayetlerini, kadına şiddeti engellemek, bu konuda farkındalık yaratmak için çabalamaktan başka çaremiz yok. Artık Özgecan da aramızda değil. Canilerin en ağır cezayı alması bile ne ailesinin ne de bizim içimizi soğutmayacak, Özgecan'ı geri getirmeyecek. Ancak artık bu olayların altında yatan sebepleri bir an önce aklın ve bilimin ışığında tartışmaya başlamalı, geçici çözümlerle idare etmek yerine, sorunu kökten çözecek uygulamalara yönelmeliyiz. Bunun başında eğitim geliyor, anca lisede evlenmenin önünü açan bir hükümetten bu konuda yeterli eğitimi vermesini beklemek sanırım hayalden bile ötede bir durum. 
Kendinizi savunun kızlar. Çünkü başkalarının sizi savunmaya pek niyeti yok!

TEŞEKKÜRLER 
Onedio

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder