Sayfalar

10 Ocak 2016 Pazar

Atatürk'ün "Ulusları kurtaracak olan yalnız ve ancak öğretmenlerdir" sözünün hakkını veren bir öğretmen: Ahmet Naç.





Atatürk'ün 
"Ulusları kurtaracak olan yalnız ve ancak öğretmenlerdir" 
sözünün hakkını veren bir öğretmen: Ahmet Naç.


Sisteme rağmen, bir öğretmen değişince her şeyin değişebileceğinin güzel örneklerinden biri öğretmen 
Ahmet Naç...

Atatürk'ün "Ulusları kurtaracak olan yalnız ve ancak öğretmenlerdir" sözünün hakkını veren bir öğretmen: Ahmet Naç. Facebook sayfasından paylaştığı sınıfıyla Türkiye'nin gündemine oturan Ahmet öğretmen hurriyet.com.tr'ye konuştu.




Ahmet Naç, baştan yarattığı sınıfını Facebook sayfasından paylaştı, binlerce paylaşım ve beğeni aldı. Türkiye'nin konuştuğu Ahmet öğretmeni aradım ve bu fikrin nereden çıktığını, bu süreçte ona kimlerin destek olduğunu sordum. Fikrin çıkış noktasının ilkokul öğrencilerinin neler yapabileceğini göstermek olduğu söyledi. 10 yıldır öğretmenlik yaptığını söyleyen Ahmet öğretmen mesleğe Siirt'in bir mezrasında başlamış ve 5 yıl kadar orada çalışmış. Daha sonra ise İstanbul Esenler'deki Mehmet Akif Ersoy İlkokulu'na gelmiş. 
5 yıldır görev yaptığı okul idaresiyle konuşup, okuldan izin alarak çalışmalar yapmış. Manchester Salford Üniversitesi'nin 3 yıl süren bir araştırmasını dikkate alıp, bilimsel araştırma ve makaleleri incelemiş.

"BİR BİLGİSAYAR PARASINA 3 TANE BÖYLE SINIF YAPILIR"
Ahmet öğretmen, sınıfı tasarlama sürecini şu sözlerle anlatıyor: "Velilerimle imece usulü çalıştık. Bir boyayı velim getirdi. Bir öğrencimin dedesiyle birlikte hafta sonu sabahtan akşama kadar duvarları boyadık. Çuvalları velilerim dikti. Gökkuşağı tüllerinin çok fazla masrafı olmadı zaten. Bu sınıf ne kadara mal oldu derseniz, hani öğretmenler sene başında velilerine sınıf için bilgisayar aldırırlar ya işte o bilgisayarın parasına 3 tane böyle sınıf yapılır"
"KARŞIMDA TÜRK ANNELERİ VAR. ONLARIN NELER YAPABİLECEĞİNİ BİLİYORUM"
Velilerin ve okul yönetiminin tepkilerinin en başından beri olumlu yönde olduğunu söyleyen Ahmet öğretmen velilere sınıfın tasarımını şu duygularla anlatmış: "Karşımda Türk anneleri var. Onların neler yapabileceğini biliyorum. Her şeyden önce onlara güvendim. Ben tatilimden feragat edeceğim dedim. Siz de paranız yoksa bile birer ikişer lira her gün kenara koyarak, sınıfa katkıda bulunsanız yeterli dedim. Böyle bir iş, parayla değil ancak emekle olurdu çünkü" 
Şimdi Türkiye'nin her yerinden öğretmenlerin sınıflarıyla ilgili sürekli bir şeyler sorduğu Ahmet öğretmene boya firmaları bile "Okuldaki diğer sınıfları da biz boyayalım diye" teklif götürmüş. 
İşte Ahmet Naç'ın Facebook hesabından paylaştığı notu ve harikalar diyarına çevirdiği sınıfı: 
"Benim oluşturduğum tasarımı, öğrenciler çalışmalarıyla tamamlayacak. Dediğim gibi gördükleriniz içerisinde süs olsun diye yapılan bir şey yok. Çok emek var ama buna değiyor. Şu anki halinden çok daha iyi bir sınıf halini alacak. Çünkü sınıf benim değil onların. Sözü onlara bırakır ve onlara güvenirseniz neler yapabileceklerine inanamazsınız" 
"O KURU BİR AĞAÇ. ÖĞRENCİLERİM YEŞERTECEK"
Öğretmen dolaplarına kilitli sınıf kitaplıklarından öğrencileri kurtarmanın gerektiğini vurgulayan Ahmet öğretmen, öğrencilerine okuma yazmayı sevdirmek için ağaç şeklinde bir pano hazırladı ve yazısında bu vurguyu yaptı: "Panoya bugün ses ve kelimelerini asarlar yarın şiirlerini güzel sözlerini.Ya da temayı kendileri belirleyebilirler. O şimdilik kuru bir ağaç. Öğrencilerim yeşertecek. Artık onların ağacı" 
Ahmet öğretmen yazısına şöyle devam etti: "Okumayı yazmayı öğretmek temel amaç olmasın. Çevrenize bakın. Ahlaklı ahlaksız iyi kötü başarılı başarısız herkes okuma ve yazma biliyor. O zaman farkı yaratan başka bir şey. Bırakın güzel yazmasın. Benim yazım berbattır ancak öğrenci kapasitesinin sınırlarını zorlasın diye karakterine ve ses tonuna uygun şiir yazan bir öğretmenim. Varsın yazısı çirkin gözüken öğretmen olayım.
Okumayı öğretmeyelim okumayı sevdirelim. Matematiği öğretmeyelim matematiği sevdirelim. Şarkı öğretmeyelim, sevdiği şarkıları söylemeleri için ortam sağlayalım. Resim yaptırmak onların eğlencesi için olmasın, resmin değerini gösterelim. 3 boyutlu hamurdan, tahtadan yaptıklarını çantalarına atmasınlar. Değerini anlasınlar yaratıclıklarını zorlasınlar. Vazgeçmesinler. Ağlayınca teselli edip o anı kurtarmayın. Ona mutsuzluktan çıkacak yolu gösterin, konuşturun. Onlar adına karar vermeyelim artık. Hayatlarıyla ilgili kararları onlar versin.Yanlış da olsa sınıf onların, kıyafet onların, yaptıkları sıra onların. Çantasını onun yerine taşımayın. Kitabını kendi alsın. Yanlışlarını fark etsin. Siz düzeltmeyin onlara düzeltmesi için fırsat verin.
Eğer öğretmeni ve aileleri onlar adına birşeyler yapmaya karar vermeye devam ederse ileride onların bir şey yapmamalarına üzülmeyin. Bunu ona siz öğretiyorsunuz çünkü.
Öğrenciye susun derseniz susmak için sizin sus demenizi bekler. Sınıfı temizle derseniz sizin temizle demenizi bekler. Dersine çalış derseniz sizin çalış demenize bağlı olur. Dersi tekrar ederseniz anlamak için tekrara ihtiyaç duyar. Problemlerini çözerseniz her zaman siz çözmek zorunda kalırsınız.
Ortaokula geçince bunlar yok olunca kontrolünüzden çıkınca bir bakmışsınız sudan çıkmış balıktan farkları kalmaz.
"AİLESİNE VE ÖĞRETMENİNE BAĞIMLI ÇOCUK BİREY OLAMAZ"
Başarılı ve mutlu olmaları için birey olmaları gerekiyor. Sorumluluk sahibi gelişim görevlerini yerine getirmiş yeterli donanıma sahip,yeteneklerini geliştirmiş olması gerekiyor. Ailesine ve öğretmenine bağımlı çocuk birey olamaz, mutlu da olamaz. İlkokul bitene kadar herşey iyi gidiyor sanarsınız. Kontrol siz de çünkü. Asıl film ergenliğe girince başlayacak.
Öğretmenler ve aileler çocuklara iyilik yapayım derken aslında en büyük kötülüğü yapıyor olabilir
Sıradan bir sınıfı bu hale getirdi



Kaynak: hurriyet.com.tr


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder