Sayfalar

10 Ocak 2019 Perşembe

2018 yılında yayınlanan 19 yeşil kitap

2018 yılında yayınlanan 19 yeşil kitap
Kaynak: www.yesilist.com
2018 de yayınlanan ve ekoloji, gıda, hayvanlar, kentleşme gibi ilginizi çekecek konuları odağına alan 35 kitabı derledik.


#1 Ağaçlar // Hermann Hesse (Kolektif Kitap)
“Üzgün olduğumuzda ve hayata katlanamadığımızda bir ağaç şöyle konuşabilir bizimle: Sus! Bak bana! Yaşamak kolay değil, yaşamak zor değil. Bunlar çocuksu düşünceler. Bırak konuşsun içindeki Tanrı, o zaman susacaklar.
Yolun seni anandan ve yurdundan uzaklaştırdığı için endişelisin. Ama attığın her adım, her yeni gün seni anana yaklaştırır. Orası ya da şurası değildir yurdun. Yurt ya içindedir ya da hiçbir yerde.
Yollara düşme özlemiyle kederlenir yüreğim, akşamları rüzgârda uğuldayan ağaçları duyduğumda. Sessizce, uzun uzun dinlerseniz, bu özlemin esası da anlamı da çıkar ortaya. Sanıldığı gibi acıdan kaçıp gitme arzusu değildir bu. Yurda, ananın belleğine, hayatın yeni kıssalarına duyulan özlemdir. Eve götürür insanı. Her yol eve götürür, her adım doğumdur, her adım ölümdür, her mezar anadır.
Böyle uğuldar ağaç, çocuksu düşüncelerimizden ürktüğümüz akşam vakitlerinde.
Ağaçları dinlemeyi öğrenen, ağaç olmayı arzulamaz artık. Kendisi dışında başka bir şey olmayı arzulamaz. Yurt budur. Mutluluk budur.”

#2 İneklerin Gizli Hayatı // Rosamund Young (Domingo Yayınları)
“İnsanın dünyaya bakışını değiştiren bir kitap bu. Varlıklara yaklaşımını değiştiren bir kitap; öyle ki bugünlerde ineklerin otladığı bir çayırın yanından geçsem, kendimi artık onların dostluklarına, görünüşlerine kafa yorarken buluyorum. Young’ın kitabını okumadan önce hayal ürünü olarak göreceğim, hatta saçma bulacağım düşünceler… Ama artık değil.”
– Alan Bennett
Bu çiftlikte inekler serbest. Yavrularını büyütme, otlanma ve barınma konusunda kararları kendileri veriyorlar. Ve bir ineğe kendisi olma şansı verildiğinde, “Nasıl bir inek?” sorusu, kaç kilo ettiği ya da ne kadar süt verdiği dışında da cevaplar barındırmaya başlıyor: Şişman Şapkalı, erkekleri kadınlara tercih ediyor; Chippy Minton çamurlu bacaklarla uyumayı reddediyor ve her akşam uyku öncesinde kişisel bakım için ahıra uğruyor; Jake’in Land Rover’ın egzoz borusundan çıkan karbondioksit dumanına tuhaf bir düşkünlüğü var; Gemima insanları atarlı bir kafa hareketi ile selamlıyor ve özgürlüğünde fazlasıyla ısrarcı. Aralarında zekisi de var anlama zorluğu çekeni de; kibirlisi de var, düşüncelisi de.
İneklerin Gizli Hayatı, henüz organik kelimesinin bile ortalarda olmadığı zamanlardan bugüne hayvanların özel ilgi gördüğü Kite’s Nest Çiftliği’ni idare eden Rosamund Young’ın yıllar boyunca biriktirdiği gözlem ve anılarından doğan eşsiz, eğlenceli ve fazlasıyla kişisel bir kitap. Büyük övgü toplayan ve pek çok dile çevrilen kitabın sırrı, yazarın büyüleyici kaleminde gizli.
“Hayvanlar üzerine yazılmış en iyi kitaplardan. Sürükleyici ve duygu dolu.”
– Lydia Davis –
“Küçük ama büyüleyici.”
– People
#3 Mutfaktaki Kimyacı // Bülent Şık (Doğan Kitap)
Topraktan çatala, çataldan vicdana gıda güvenliği
Onu yeme bunu yeme; peki ne yiyeceğiz?
Çocuk gelişimini bozan kimyasal maddeler gıdalara nasıl bulaşıyor?
Çocuklar neden bu kadar hızlı kilo alıyor?
Çocukluk çağında görülen obezitenin gerçek nedenleri neler ve çözüm için ne yapılmalı?
Toksik kimyasalların gıdalara ve sulara bulaşması neden önlenemiyor?
İklim krizi mutfak alışkanlıklarımızı etkileyecek mi?
Patlıcan kebabı ya da patates kızartması yaptığımızda başka neleri de birlikte yeriz?
Küresel ısınma sorunu gıda üretim ve tüketim süreçlerinde ne gibi değişimlere yol açacak?
İyi pirinç GDO’lu olmaz; peki neden çizgili pijama gibi olur?
Ekmek yemekten vazgeçtiğimizde neleri yitiririz?
Zeytin ağaçlarının yokluğu neden hikâyelerimizin de yokluğudur? Temel Reis ıspanaktaki nitratları bilse ne yapardı?
Medyanın fast food hali ile kötü beslenme arasında bir ilişki var mı?
Evde yoğurt yaparak kapitalizmi yıkabilir miyiz?
Gıda güvenliğini sağlamaktan sorumlu kamu kurumları ne yapıyor?
Gıda ve beslenme sorunlarını çözecek politikaları nasıl oluşturabiliriz?
Bülent Şık’ın Mutfaktaki Kimyacı’sı bu sorulara yanıtlar arayan bir kitap. Çocuk sağlığı ve beslenmesini gıda güvenliği konusunun odak noktasına yerleştiren; gıda güvencesi ve gıda güvenliğiyle ilgili meselelerin ekoloji ve mutfak kültürlerimizle olan ilişkilerini kurmaya çalışan bir kitap.
#4 Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları: Hava // Buket Uzuner (Everest Yayınları)
Gazeteci Defne Kaman hakkında ‘Neden Nükleer Enerji Değil?” yazısı nedeniyle soruşturma açılmıştır. Duruşmanın yapıldığı Kayseri’de Defne Kaman’a Türkiye’nin önemli çevre hukukçuları, gazeteciler, çevre ve hayvan hakları aktivistleri, STK temsilcileri destek vermektedir.
Kayseri’ye 13. yüzyılda hastaları müzikle tedavi eden bir şifahâne ve dünyanın ilk tıp okullarından birini yaptırtan Selçuklu kadın sultanı Gevher Nesibe’nin şehrin merkezindeki büstü gazeteci Defne Kaman şehre geldiği gün gizemli bir şekilde kaybolur. Duruşma sabahı yaşanan bir sürpriz gelişme sonrası bu kez Defne Kaman ortadan kaybolur. Gazeteci kadının Kapadokya’da bir sıcak hava balonunda görüldüğü haberi üzerine tüm dostları onu aramaya giderler.
Buket Uzuner, iklim değişikliğinin neden olduğu tabiat felaketlerinin sürdürülebilir temiz enerji çözümleriyle engelleneceğini savunan, hayvan, çocuk, kadın ve çevre hakları destekçisi kadın gazeteci Defne Kaman karakteriyle edebiyata bir iz düşüyor. Yazar, okuru binlerce yıllık kadim Kam  geleneğimizin insanı tabiattaki tüm diğer canlılarla eşit kabul eden özünü hatırlamaya davet ediyor.
“Hava, Buket Uzuner’den biyotik dengeleri bozulan gezegenimizde nefesimize nefes katacak çarpıcı bir iklim-kurgu romanı.”
– Serpil Oppermann; EASLCE Başkanı (Avrupa Edebiyat, Kültür ve Çevre Çalışmaları Derneği)
“Buket Uzuner, [Tabiat Dörtlemesi] romanlarında bir eko-şaman gibi, Anadolu kültürü, mitoloji ve tarihten yararlanıp, günlük varoluşumuzla çevremizdeki dünyayı algılayışımız konusunda yüzleşmek için bir keşfe çıkıyor.”
– Pınar Batur, Vassar; College, USA Ufuk Özdağ, Hacettepe Üniversitesi
#5 Ekoköy Findhorn // Kolektif (Yeni İnsan Yayınevi)
“Işık saçan bir enerji yayılır ve tüm yaşamı oluşturur. Bizimle; bitkiler, doğa ruhları ya da bu gezegendeki hayatı paylaştığımız insanlar aracılığıyla konuşsa da, tümü arkalarındaki ve içlerindeki derin gerçekliğin yansımalarıdır.
Findhorn Ekoköyü’nde mit gerçeğe dönüştü ve bize sadece spiritüalizmin yeni bir formunu değil, yeni bir yaşam ve birlik vizyonu da sundu.
Esasen devalar ve doğa ruhları kendi benliklerimize ait yönlerdir. Bizi gerçek kimliğimize, içimizdeki kutsal gerçekliğe yönlendirirler.
Ekoköyün hikayesi bu hayatın sayısız biçimde kutlanmasıdır. Bu kutlamaya katılarak hissettiğimiz neşe, kendimizin ve etrafımızdaki tüm yaşamın güzelliğini açığa vurmaya olan bağlılığımızı artırsın.”
Ekoköyleri anlatan kitaplar ile, dünyanın değişik köşelerindeki bu göz kamaştırıcı yerleşimlerin hikayelerini yayınlamaya devam ediyoruz.
Diğer pek çok şeyin aksine, ekoköyler şaşırtıcı derecede farklılık gösteriyorlar.
Zaten koskoca dünyada tıpkısının aynı olsalardı sıkıcı olmaz mıydılar?
Findhorn Ekoköyü özel, ilham verici, sıradışı ve güneş gibi çekici bir ekoyerleşke. Üç kişi ile yola çıkmış ve tüm imkansızlıklara karşın ayakta ve birlikte kalmayı başarmış.
Büyülü bir hikayesi var, okurken bir parçası olmayı dileyeceksiniz ve belki de kalkıp olan biteni yerinde görmek için İskoçya’ya gideceksiniz.



#6 21. Yüzyıl İçin 21 Ders // Yuval Noah Harari (Kolektif Kitap)
21. yüzyılın en çok ses getiren düşünürlerinden Yuval Noah Harari, ilk kitabı Sapiens’te insanın nasıl önemsiz bir hayvandan dünyanın efendisine dönüştüğünü, ikinci kitabı Homo Deus’ta çarpıcı öngörüleriyle insanlığın ölümsüzlük, mutluluk ve tanrısallık peşindeki yolculuğunu ele almıştı. 21. Yüzyıl İçin 21 Ders ise yüzyılımızın eşi benzeri görülmemiş teknolojik ve ekonomik kırılmalarıyla ve yaşanan aralıksız değişimlerle başa çıkabilmek için elzem soruları tartışmaya açıyor.
Tanrı geri mi dönüyor?
Bilgisayarlar ve robotlar insan olmanın anlamını nasıl değiştirecek?
Yalan haber salgını karşısında ne yapabiliriz?
Büyük Veri bizi sürekli izlerken, seçme özgürlüğümüzü nasıl geri kazanabiliriz?
Dünyayı anlayamıyorsak doğruyla yanlışı, haklıyla haksızı nasıl ayırt edeceğiz?
Ufkumuzu aşan, bütünüyle insan kontrolünün dışında dönen ve tüm tanrılarla ideolojilere gölge düşüren bir dünyada sağlam bir etik zemin bulmak mümkün mü?
Homo sapiens yarattığı dünyayı anlamlandırma yetisine sahip mi? Gerçekliği kurmacadan ayıran belirgin bir sınır kaldı mı?
Eşitsizlik ve iklim değişikliğinin açtığı dertlere milliyetçilik deva olabilir mi?
Eski anlatıların çöküp yerine yenilerinin gelmediği bir çağda ne tür becerilere ihtiyacımız var?
Harari bu ve benzeri çok temel soru(n)ları, her biri birbirinden kışkırtıcı ve derinlikli 21 bölümde ele alırken, daha önceki kitaplarında ortaya koyduğu fikirlere dayanarak siyasi, teknolojik, toplumsal ve varoluşsal zorluklara açıklık getiriyor.
#7 Coğrafyanın Anarşist Kökleri // Simon Springer (Sümer Yayıncılık)
Coğrafyanın Anarşist Kökleri, özgürlük arayışlarını ve günlük deneyimleri ayaklanma coğrafyalarıyla  bağ kurarak tartıştırmaya çalışıyor.
Anarşist coğrafyalar, özerk varlıklar arasında hiyerarşik olmayan bağlantılara izin veren kaleydoskopik mekanlar olarak, yeni bir politik hayal gücü kurar.
“… uzayda deney yapmak, insanlığın gezegendeki yerinin öyküsüdür ve şu anda devam eden organize edici deneylerin yerine geçen durağanlık ve kontrol, hayatta kalmamızın bir sonucudur. Bir şeyi yapmanın belirli bir yolunu destekleyen tekil ontolojik modlar, mekânsallığı geçici olarak birbirine bağlı olan sürekli bir değişmez topluluk olarak anlayamadıkları için coğrafyayı reddederler. Daha da kötüsü, bu tür durgun fikirler genellikle elit bir azınlığın dar görüşlü çıkarlarına uymaktadır ve dolayısıyla kolektif geri dönüşümüzü tehdit etmektedir. İhtiyaç duyulan şey, dünyamızla ve birbirimizle önemli ölçüde yeni ilişkilerin gelişmesidir.”
Son derece ikna edici, sağlam ve orijinal olan Coğrafyanın Anarşist Kökleri‘ni görmezden gelmek imkansızdır. Artık bizi devletçiliğe, kapitalizme, toplumsal cinsiyet egemenliğine, ırksal baskıya ve emperyalizme zincirleyen hiyerarşinin çürüyen, arkaik coğrafyalarını kabul edemeyiz.
Bu kitap kışkırtıcı ve kışkırtmaya ihtiyaç duyanları kışkırtacak; çünkü kriz zamanında gerçekten radikal olmanın ne olacağıyla ilgili temel varsayımları kökten değiştiriyor.
#8 Mutluluk Endüstrisi //William Davies (Sel Yayıncılık)
Kullanıcılarının duygularını manipüle eden uygulamalar, tüketim alışkanlıklarını şekillendiren reklamlar, motivasyon artırıcı işyeri terapileri, zindelik ve esenlik guruluğu iddiası taşıyan yaşam koçları, spor hocaları, pozitif psikoloji uzmanları ve mutluluk iktisatçıları…

Statüye, güce, kariyere ve paraya odaklanmış bu tüketim sarmalı gerçekte neye hizmet ediyor? 
 
“Mutlu olma”nın insan varoluşunun tek ideal biçimi olduğunu dayatan yeni nesil kapitalist sistemin yaşamlarımızın kontrolünü nasıl ele geçirdiğini gözler önüne seren Mutluluk Endüstrisi, haz ve mutluluk arayışımızdan faydalanan büyük şirketlerin, piyasaların ve hükümetlerin, paranın denetimindeki tüketim arzularımıza nasıl yön verdiğini güncel örneklerle açıklayan ve bu sarmaldan çıkmak için yol gösteren bir çalışma. 



#9 Darwin’le Akşam Yemeği // Jonathon Silvertown (Kolektif Kitap)
“Her alışveriş listesi, her yemek tarifi, her menü ve yemek pişirmek için kullandığımız her malzeme evrimci anlayışın babası Charles Darwin’le akşam yemeğine üstü kapalı bir davettir.”
Jonathan Silvertown Darwin’le Akşam Yemeği’nde en eski hominin atalarımızla bizi büyük bir sofra etrafında bir araya getiriyor. Ekmek, et, süt ürünleri, deniz ürünleri, sebzeler, baharatlar, tatlılar gibi temel gıdalar ve değişen beslenme alışkanlıklarımız üzerinden yaşamın evrimine ışık tutuyor.
Tat ve koku alma duyularımızın nasıl evrimleştiğinden acının sofralarımıza nasıl girdiğine, karbonhidrat ve yağ düşkünlüğümüzden yemeklerimizi neden ve ne zaman paylaşmaya başladığımıza dek okuma iştahını kabartan sorularla şekillenen bu çalışma, gıda sorununun hayatımızı temelden etkilediği günümüzde, neyi nasıl yediğimizi farklı düşünmeye davet eden bir kılavuz.
“Yemek hakkında gereğinden fazla kitap olsa da, benim gibi biri olduğunuzu ve bu tür davetlerin size de hiçbir zaman fazla gelmeyeceğini umarak, şu an elinizde tuttuğunuz şeyin bir kitaptan ziyade bir akşam yemeği daveti olduğunu farz edelim istiyorum. Ancak baştan belirtmeliyim ki bu farklı bir akşam yemeği olacak​;​ zihinlerimizi beslemeye yönelik bir akşam yemeği.”
#10 Patikalar Üzerine // Robert Moore (Kolektif Kitap)
“Seni o yere tekrar bağlayacak ve onu senin kılacak bir hikâye her zaman vardır.”
Patikaların Jared Diamond’u gazeteci Robert Moor hevesin deneyime, merakın bilgeliğe, dünyanın iddiasının dünyayı anlayışa adım adım dönüştüğü bilgi dolu bir yürüyüşe çıkarıyor okuru.
Görünmez karınca patikalarından kıtaları bağlayan yürüyüş yollarına, otobanlardan internet ağlarına çok farklı şekillerde patikalar inşa ettiğimizi ve bunların dünyayı anlamamıza nasıl yardımcı olduğunu anlatıyor.
Robert Moor bizzat yürüdüğü patikaların tarihöncesinden kalma izlerini incelerken insanlığın kadim sorularında, tıpkı bir yolu şekillendiren izler gibi birikmiş cevapları hatırlatıyor: Düzen kaostan nasıl çıktı? Hayvanların denizden karaya sürünerek çıkmaya başladıkları yolculukları bir kıtadan diğerine uzanacak genişliğe nasıl ulaştı? İnsanın doğa ve teknolojiyle ilişkisi bizi çevreleyen dünyayı nasıl şekillendirdi? Ve son olarak her birimiz kendi yaşam patikalarımızı nasıl seçeriz?
“Yabana ilişkin rastladığım en kısa ve öz tanım bu: ben olmayan. Orada, kendi imgemiz içinde yeniden şekillendirmemiş olduğumuz o tek yerde, çok derin ve kadim bir bilgelik biçimi bulunabilir. Albert Camus ‘Bütün güzelliğin kalbinde insandışı bir şey yatar,’ diye yazmıştı. Bu insandışı yüreği yalnızca aşinalığın pembe gözlükleri indiğinde görürüz.”
#11 Permakültür Şehirde // Almıla Çiftçi (Yeni İnsan Yayınevi)
Şehir permakültürü şehirde bahçecilik yapmaktan fazlasıdır. Şehir permakültürü bahçede öğrendiklerimizi alır ve bunu çok daha geniş bir insan deneyimine uygular. Bu sayede yalnızca bitki bahçeciliği değil; insan, mahalle ve hatta kültür bahçeciliği de yaparız.
Bu kitabın amacı da okuyucularına permakültür tasarımcısı gibi düşünmeyi öğretmek, onların şehirlerde yaşarken çözümler bulmak için bütünsel sistem yaklaşımında uzmanlaşmalarını sağlamaktır.
Permakültür tasarımcılarının sistemin tamamını düşünerek, besin üretimini ve habitat onarımını uygulayarak öğrendikleri şeyler, kentsel çevredeki insan ekolojisi üzerinde temel ve birincil uygulamaya sahiptir. Bu yüzden bu kitap yalnızca bahçecilik ile ilgili olamaz; aslında, yalnızca çeyrek kadar bir kısmı bununla ilgilidir.
Permakültür, apartman balkonlarında küçük saksı bahçeleri, hobi bahçelerinde alçakgönüllü fakat ilham verici parseller, dar şehir arka bahçelerinde mikrobesin ormanları, parklarda besin üreten vahşi yaşam bahçeleri ve kenar mahallelerde verimli çiftlikler tasarlamak için kullanılabilir.
Bu kitap, permakültür tasarımcıları ve uygulayanlarının yaklaşımlarında ve düşüncelerinde yeni bir derinlik, çok yönlülük ve çeşitliliği belgeliyor. İçinde şehirlerimiz için umut hikayeleri ve örnekleri var. Buralarda yaşayanlar ve onlardan ağır şekilde etkilenmiş olan vahşi ve evcilleştirilmiş doğa var. Permakültür şehirde tüm bu deneyimi şehir hayatının bütün işlevlerine uygulamamız için önce deneyimlendi sonra yazıldı.
#12 Ekofeminizm // Vandana Shiva, Maria Mies (Sinek Sekiz Yayınevi)
Biri Kuzey, diğeri Güney’den iki kadın; Maria Mies ve Vandana Shiva beraber kaleme aldıkları bu kitapta, dünyanın dört bir tarafındaki kadınların gündelik hayatına doğrudan etki eden iktidar mekanizmalarını göz önüne sererek muazzam bir iş başarıyor.
“Son yıllarda kadınlar, çocuklar ve genel olarak insanlığın yanı sıra, gezegendeki bitki ve hayvan çeşitliliğinin korunması, hayatta kalması ile ilgili hayati önemdeki konularla gittikçe daha fazla karşılaşır olduk. Dünya üzerindeki yaşamı tehdit eden yıkıcı eğilimlerin altında yatan sebepleri incelerden her ikimiz de, birbirimizden bağımsız olarak aynı şeyin bilincine vardık. Bunun adı ‘kapitalist, ataerkil, küresel dünya sistemi’dir.”
“Bu yeni dünya, bir Büyük Patlama ya da Devrim ile yaratılamayacak. Bu değişim, halen eski dünyada yaşayan insanların bu ‘yeni dünya’nın tohumlarını ekmeye başlamalarıyla gerçekleşecek. Bu tohumların çimlenmesi ve meyve vermesi zaman alacak; ama pek çok insan bu tohumları ekmeye başladı bile.”
“Buradaki makalelerin çoğu, bu derlemeden bağımsız olarak okunduklarında, büyük ölçekli kalkınma, nükleer enerji, kadına yönelik şiddet, savaşlar ve çevresel yıkımla mücadele eden siyasi hareketler için pek çok yeni şey söylüyor.” 
Wendy Harcourt, Development
#13 Yeşil Etkinlik Yönetimi // Simge Ünlü Kurt (Eğitim Kitabevi Yayınları)

“Yeşil Etkinlik Yönetimi” başlıklı bu kitap, doğanın korunması yönünde atılacak küçük adımların iletişim planı çerçevesinde halkla ilişkiler uygulamaları yoluyla gerçekleştirilmesini işlemektedir.

“Sürdürülebilir” ve “Yenilenebilirlik” ilkeleriyle daha yaşanabilir bir dünya bakış açısının önem kazandığından yola çıkılarak yazılan kitapta günümüzde yitip giden kaynaklar ve hızlı yaşam bakış açısı yerini azalt, geri dönüştür ve yeniden kullan anlayışına dönüştürmüştür.

Bu anlayış sadece devletlerin faaliyet alanında değil aynı zamanda işletmeler içinde önem kazanan bir konu haline gelmiştir.

Daha duyarlı, daha temiz ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanımın arttığı bir dünya için işletmeler artık “eko-vatandaşlık” görevini de yerine getirmelidir.


#14 İçimizdeki Evren // Neil Turok (Kolektif Kitap)
Dünyanın önde gelen kuramsal fizikçilerinden Neil Turok İçimizdeki Evren’de geride bıraktığımız üç yüz yılın klasik mekanikten ışığın doğasına, kuantumun tuhaf dünyasından kozmosun evrimine uzanan çığır açıcı keşiflerini incelerken her yeni keşfin büyük resimle ilişkisine ve toplumun yapısında radikal değişimlere yol açan yeni teknolojilere nasıl evrildiğine tanık oluyoruz.
Neil Turok gerçeklik ve evren algımızın, anlama, keşfetme ve yaratma becerilerimizin, yani “içimizdeki evren”in yüzyıllar içinde ne gibi değişimlerden geçtiğinin hikâyesini anlatıyor.
Bizim kusurlu dünyamızda olduğu gibi, yıldızlarda veya kozmosun herhangi bir yerinde de tamamen aynı kanunların geçerli olduğunu gördüğümüz, kırılmalarla şekillenen bir hikâye bu.
Şimdiyse başka bir kırılmanın eşiğindeyiz: Bize “hayali bir gerçeklikte” yaşadığımızı söyleyen kuantum devrimi.
“Kimiz ki biz? Rastlantısal mutasyonun ve doğal seçilimin yavaş yavaş miadını dolduran bir sonucu mu, yoksa yaşamı bambaşka bir seviyeye taşıyacak yeni bir evrimsel aşamayı başlatacak olanlar mı?”

#15 Mikrobiyota // Ed Yong (Domingo Yayınları)
“Bilim yazarlığının zirvesi.
– Bill Gates
“Etkisi bulaşıcı.”
– New York Times
İçinizde trilyonlar yaşıyor. Koskoca bir dünya, capcanlı bir kolonisiniz aslında. Sadece bağırsağınızdaki bakterilerin sayısı, galaksimizdeki yıldızların sayısından fazla. Yüzlerce yıl adlarını hastalıkla anmış olsak da artık biliyoruz: Mikroplar yaşamın Azrail’i değil, bekçisi.
Trilyonlarca mikrop organlarımızı şekillendiriyor, bizi hastalıklardan koruyor, davranışlarımıza yön veriyor. Aşılara nasıl tepki verdiğimizden, çocukların aldıkları gıdalardan ne kadar beslenebildiklerine kadar, yaşamımıza çok derin ve geniş kapsamlı katkıları var. Artık kesin olarak biliyoruz ki mikropları göz ardı etmek, hayata anahtar deliğinden bakmak demek.
Bu kitap kapıyı ardına kadar açıyor ve bizi vücudumuzdaki akılalmaz evrenle tanıştırıyor. Ed Yong, bizleri kendimize yepyeni bir açıdan, nehirlere, ormanlara, mercan resiflerine baktığımız gibi bakmaya çağırıyor: bireylerden çok, gelişen ekosistemler olarak. Mikrobiyota, dünyaya ve kendinize bakışınız milyon minik yoldan değiştirecek. Bu kitabı okuduktan sonra muhtemelen bir “favori mikrop”unuz olacak.

#16 Müşterek Mekân // Stavros Stavrides (Sel Yayıncılık)

Neoliberal saldırıların dünya çapında artmasıyla birlikte yeni direniş ve kolektif karşı koyma biçimleri de ortaya çıktı. Savaşların ve kemer sıkma politikalarının yarattığı umutsuzluk havasını dağıtan işgal ve müşterekleşme hareketleri ise gün geçtikçe çoğalıyor. Dolayısıyla bu yeni hareketlerle ortaya çıkan yeni mekân politikasının altyapısını oluşturacak tarihsel ve kavramsal dayanaklar üzerine düşünmek de kaçınılmaz hale geldi.
Günümüzde katı sınırları olan, ayrıştırıcı ve ötekileştirici, çitlenmiş mekânsal anlayışların yerini eşik mekânlarının, gözenekliliğin ve geçişimliliğin aldığı kentsel müşterekleşmenin barındırdığı potansiyel giderek daha çok önem kazanıyor.
Hem kent üzerine akademik araştırmalara imza atan hem de kentsel müşterekleşme hareketleri içinde aktivist olarak rol alan Stavros Stavrides, mekânı bir meta, çitlenmiş bir yer ya da devletin idaresindeki bir alan olarak değil, başka bir dünyaya ilişkin potansiyeller ve ipuçları barındıran müşterekler olarak ele alıyor.
Stavrides, ülkemizde de Gezi isyanıyla yaşanan ve pek çok kişinin hayatında silinmez izler bırakan mekânsal müşterekleşme deneyimlerinin teorik zeminini kurmaya girişiyor ve niteliklerini koruyarak süreklileşecek müşterek mekânların varlık koşullarını sorguluyor
#17 Hayvanların Tarihi // Oxana Timogeena (Kolektif Kitap)
“Hayvanlar gitgide, teker teker sahneyi terk edip insanlığı kendi temsilleriyle, evcil hayvanları ve oyuncaklarıyla baş başa bırakıyor.”
Çalışmalarını çağdaş felsefenin sorunları merkezinde sürdüren akademisyen Oxana Timofeeva, Aristoteles’ten ödünç aldığı adla Hayvanların Tarihi‘ni felsefi bir hat üzerinde kuruyor, tabiri caizse, “felsefe tarihini hayvanların tarihi olarak okumayı” öneriyor.
Hayvanlar bugün daha ziyade evcilleştirme, kapatma ya da imgeleştirme yoluyla gündelik hayatımıza, dilimize, düşünce dünyamıza dahil olurken bu çalışma “hayvan meselesi”ni Aristoteles’ten Hegel’e, Adorno’dan Deleuze’e uzanan geniş bir felsefe geleneğine ve Bataille, Kafka, Platonov gibi yazarların metinlerine atıfta bulunarak ele alıyor, hayvanla insan arasında aşina olduğumuz tüm ayrımlardan, insanlığa ve hayvanlığa dair tüm keskin tanımlardan azade yeni bir düşünme ve tartışma imkânı sunuyor.
“Eğer felsefe bilgelik sevgisiyse, Oxana Timofeeva’nın Hayvanların Tarihi, hayvan sevgisinden mürekkep bir felsefe çalışmasıdır. Felsefeyi hayvanlara karşı yanlış tutumundan ötürü kolayca mahkûm etmek yerine, hayvanlara haysiyetlerini iade etmek üzere Aristoteles’ten Deleuze’e filozofların nasıl daha farklı yorumlanabileceğini yeni baştan anlama çabasına giriyor. Hayvanların Tarihi, bize, biz insanlara, yeni bir dünya kazanmak için tüm ‘devrimci hayvanlar’la birlik olmayı öğretiyor.”
– Benjamin Noys
#18 Abur Cubura En Güzel Alternatifler // İpek Kuşçu (Doğan Kitap)
Kim sevmez abur cubur yemeyi?
Ama abur cubur denince aklımıza yüksek kalorili, aşırı yağlı ve şekerli, besin değeri düşük, zararlı yiyecekler gelir hep, değil mi?
İpek Kuşçu, Abur Cubura En Güzel Alternatifler’de abur cuburun lezzetli ama bir o kadar da sağlıklı olabileceğini gösteriyor.
Bu kitapla besin değeri çok yüksek bir kurabiyeyi sadece iki dakikada hazırlayacak; peynirle, sebzeyle, hatta muzla cips yapacaksınız…
Kombu çaylı dondurmanıza, hurmadan yaptığınız çikolatalara herkes bayılacak…
Minik yaramazlardan okul dönemindeki çocuklara, gençlerden yetişkinlere kadar herkes için lezzetli, pratik ve sağlıklı atıştırmalıklar…

“Bu kitap herkese şifa olsun… İlham olsun. Neşesi ve lezzetiyle akıllarda kalsın…”



#19 Ağaçların Gizli Yaşamı // Peter Wohlleben (Kitap Kurdu)
“Ağaçların acıyı hissedebildiğini, hafızaları olduğunu ve ebeveyn ağaçların çocuklarıyla birlikte yaşadığını öğrendiğinizde, artık onları sanki sıradan bir işmiş gibi devasa makinelerle kesip hayatlarını altüst edemiyorsunuz.”
Peter Wohlleben
Ağaç sosyal bir varlık mıdır? Almanya’da Der Spiegel’in çok satan kitaplar listesinin zirvesinden iki yıl boyunca inmeyip satış rekorları kıran, yayımlandığı birçok ülkede aynı ilgiyi gören bu kitaba bakılırsa sorunun yanıtı evet.
Mesleğine tutkuyla bağlı olan ormancı yazar Peter Wohlleben ağaçların aralarında bir sosyal ağ oluşturduğunu kitabında gayet ikna edici biçimde izah ediyor.
Bu alanda yapılmış bilimsel araştırmalar ve kendisinin yıllara dayanan gözlemlerinden yola çıkan Wohlleben’e göre ağaçlar da tipik insan davranışları sergiliyor.



KAYNAK: www.yesilist.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder