Sayfalar

11 Nisan 2019 Perşembe

Dyatlov Geçidinde ne Oldu ? 20. Yüzyılın En İlginç Belgeseli

Dyatlov Geçidi Vakası

Tarih: 2 Şubat 1959
Olay : Dyatlov Geçidi Vakası
Yer  : Kholat Syakhi Dağı
Ölen Kişiler: ​
  1. Igor Alekseieviç Dyatlov, grup lideri olan Dyatlov (Doğum Tarihi: 13 Ocak 1936)   
  2. Zinaida Alekseevna Koimogorova  (Doğum Tarihi: 12 Ocak 1937)
  3. Lyudmila Alexandrovna Dubinina (Doğum Tarihi: 12 Mayıs 1938)
  4. Alexander Sergeieviç Kolevatov (Doğum Tarihi: 16 Kasım 1934)
  5. Rüstem Viladimiroviç Slobodin (Doğum Tarihi: 11 Ocak 1936)
  6. Yuri Alexeieviç Krivonişenko (Doğum Tarihi: 7 Şubat 1935)
  7. Yuri Nikolaieviç Doroşenko (Doğum Tarihi: 29 Ocak 1938)
  8. Nicolai Viladimiroviç Thibeaux-Brinolles (Doğum Tarihi: 5 Temmuz 1935)
  9. Semyon Alexandroviç Zolotarev (Doğum Tarihi: (2 Şubat 1921)
Dyatlov Geçidi Vakası, Rus dağcıların Ural dağları eteklerindeki sır dolu ölümü olayıdır. 2 Şubat 1959 yılında, Rus dağcı on arkadaş, Ural dağlarının eteklerinde bulunan ve bölgenin yerli kabilesi Mansiler tarafından “Ölüm Dağı” olarak adlandırılan bölgede bir gecede sır dolu bir şekilde ölmüşlerdir. Rus dağcılardan geriye ise, soğuktan kaskatı kesilmiş bedenleri, birinin koparılmış dili ve hiçbir darp izi olmamasına rağmen kırık kaburga kemikleri ve kafatası kırılmış bir dağcı kalmıştır. Olay yerine, ekibin lideri olan Alekseievich Dyatlov’un anısına “Dyatlov Geçidi” adı verilmiştir. 

  • Ekip Tırmanışa Hazır
    Rus dağcıların tırmanış hazırlığı
    On kişiden oluşan Rus dağcı ekibi Kuzey Ural Dağları’nın Otorten mevkiinde bir kayak ve kızak gezisi yapmaya karar vermişlerdir. On dağcıdan oluşan ekipte iki de kadın dağcı vardır. Çoğu profesyonel olan bu dağcı grubunun bütün üyeleri Ural Teknik Üniversitesi mezunu kimselerdir. Dağcı grubu, tırmanışa hazırlanmak için 25 Ocak 1959 tarihinde Ivdel’e varmışlardır. Buradan ise, otobüs ile Vizhai’ye devam etmişlerdir. Ekibin üyelerinden Yuri Yudin’dir Vizhai’de ayağını burkarak yolculuğunu sonlandırmış devam edememiştir. Bu tuhaf tesadüf ileride onun için aslında bir şans olmuştur çünkü yolculuğa devam eden dokuz Rus dağcı, son olarak 27 Ocak günü görülmüşlerdir.
  • Olay Yeri İnceleme Başlıyor, Bulunanlar Kan Dondurucu

    Olay yerinde arama çalışmaları devam ediyor




    Dağcıların geçiş güzergahları ve yolları arasındaki süreyi bilen Yuri Yudin, 9 kişilik ekibin 12 Şubatta Vizhai’ye geri dönmesi gerektiğini biliyordu. Yine de ortaya çıkan aksaklıklar nedeniyle grubun birkaç gün gecikmesini normal karşıladı. Fakat zaman geçip gruptan hala haber alınamayınca ordu ve helikopter desteğiyle arama kurtarma çalışmaları başlatıldı. Sonunda kamp alanı bulundu. Fakat kamp alanında dağcılar yoktu, olay yerinde sadece parçalanmış bir çadır ve dağcıların eşyaları vardı. Bunun üzerine çadırın etrafında inceleme yapılmasına karar verildi. İncelemelerde dağcıların ayak izleri tespit edildi ve izleri sürülmeye başlandı. Araştırma derinleştikçe araştırmacılarının ve bölge sakinlerinin kanını donduracak detaylar gün yüzüne çıkıyordu. 
    Dağcıların çadırlarına ulaşıldı
    Araştırmalar ilerledikçe gruplar halindeki gençlerin cansız bedenlerine ulaşıldı. Çadırın etrafında yapılan araştırmadan anlaşıldı ki dağcılar çadırı içerden yırtmıştı ve gecenin karanlığında kimisi ayakkabı kimisi ise çorapla karın üzerinde koşmuşlardı. Kurtarma ekipleri umutsuzca artık dağcıların cesetlerini bulmak ümidiyle ormanlık alana yönelmişlerdi. 
    Dağcıların cansız bedenleri




    Araştırmacılar, sedir ağacı ile kamp arasında üç cesede daha ulaştılar. Olayın yaşanmasının ardından üç dağcının kampa dönmek için yolda ayrı ayrı hayatlarını kaybettikleri anlaşıldı. Talihsiz bu üç dağcı ekibin lideri Igor Dyatlov, Zina Kolmogorava ve Rüstem Slobodin’di. Diğer dört gencin cesetlerine ulaşmak ise iki aydan daha uzun sürdü. 4 Mayısta sedir ağacından 75 metre uzaklıkta dört dağcının daha cesetleri bulundu. Bu keşifle birlikte dağcıların, arkadaşları öldükten sonra elbiselerini giydikleri kanıtlanmıştı çünkü bulunduklarında Zolotaryov, Dubinnia’nın kürklü montunu ve şapkasını, Dubinina ise ayağına Krovinişenko’nun yün pantolonunu giymişti.
    Dokuz gencin ölümünden geriye kocaman bir sır perdesi kalmıştır. Olayın hemen ardından yapılan bir araştırma, dağcıların telefon ve kameraları çadırda bırakarak botlarını dahi almadan çadırdan kaçtıklarını göstermiştir.
    Bölgenin yerlileri Mansiler
    Peki, ama gece -30 derecelerde dağcıları o denli korkutan ve botsuz karda koşmalarına neden olacak ne yaşanmıştır?
    Akıllara bir sürü soru gelmiştir. Acaba dağcılar bölgenin yerlileri Mansiler tarafından öldürülmüş olabilirler miydi? Yapılan incelemelerde başka bir insanın ayak izine rastlanmamış ve tutuklanan Mansi yerlileri serbest bırakılmışlardır. Grubun üyesi olan Yuri Yudin, grubun lideri olan Dyatlov’un neden karın ortasına kamp kurduğuna anlam verememiştir. Muhtemelen dağın zirvesinden bir tuhaflık sezen Dyatlov, ormanlık alandan uzak durmuş ve dağın kendilerinin kontrolünde olması için kampı açık araziye kurmuştur.
  • Kamptan 500 metre ileride sedir ağacının dibinde dağcılardan Yuri Krivonişenko ve Yuri Doroşenko’nun cansız bedenlerine ulaştılar. İkili sedir ağacının dallarını toplayarak ateş yakmış ve ısınmaya çalışmışlardı. Dağcıların üzerlerindeki elbiseler alınmıştı. Daha sonra anlaşıldı ki sağ kalan dağcılar arkadaşlarına ulaştıklarında ölmüş olduklarını görerek onların giysilerini giymişlerdi.
  • Dyatlov Olayı, Sadece Basit Bir Hipotermi (Donma) Vakası mıydı? Olayın Altında Hangi Gerçekler Gizlenmekteydi?
    Yuri Krivonişenko ve Yuri Doroşenko cansız bedenleri



    Arama kurtarma ekiplerinin ilk ulaştıkları cesetler olan Yuri Krivonişenko, Yuri Doroşenko, Igor Dyatlov, Zina Kolmogorova ve Rüstem Slobodin’e yapılan ilk incelemenin ardından ölüm nedenleri olarak Hipotermi teşhisi konulmuştur. Dağcılar soğuktan etkilenmiş ve gecenin karanlığında tek tek ölmeye başlamışlardır. Hatta Slobodin’in kafatasında bir kırık tespit edilmiş; fakat incelemelerde kırığın genel durumunun ölüm sebebi olmayacağı kanısına varılmıştır. Fakat şu da belirtilmiştir ki; Slobodin, o gece sebebi bilinmeyen darbeyi aldıktan sonra bayılarak soğuktan donmuştur. Olayın en ilginç yönü ise Brinollel’in kafatasındaki, Dubinina ve Zolotarev’in kaburgalarındaki kırıklardır. Daha da fazlası Dubinina’nın dili, gözleri ve dudağı yoktur. İlginçtir ki kaburgalarında kırıklar tespit edilen iki cesette de dışardan bir darbe izine rastlanmamıştır. Çok ilginçtir ki sonradan yapılan incelemede, elbiselerin üzerinde radyasyon kalıntılarına rastlanmıştır.
    Rus dağcılar acaba bir nükleer denemenin ortasında mı kalmışlardır? Çünkü nükleer patlamanın ardından oluşan sonik dalgada bu kırıkların oluşması normaldir. Fakat sadece iki cesette bulunan bu kırıklar olayı aydınlatmaya yetmemiştir. Bir başka ilginç iddia ise, kar adam olarak adlandırılan Yeti’lerdir. Fakat araştırma ekibi aylar süren çalışmaların ardından olay yerinde dağcılardan başka hiçbir insan türü canlının ayak izlerine rastlamamışlardır. 
    Böylece bu hipotez de çürütülmüştür. Uzaylıların varlığı ve radyasyon varyansları kafaları kurcalamıştır fakat o yetenekli ve profesyonel dağcıların gecenin karanlığında çadırdan kaçmalarının daha mantıklı bir sebebi aranmıştır. İster istemez çoğu kişinin aklına paranormal bir durum gelmiştir. Mansilerin o dağa “Ölüm Dağı” demelerinin bir sebebi olmalıdır. Dağcıların öldüğü gece gökyüzündeki tuhaf görüntüler ve dağdan gelen çığlıklar şüpheleri daha da arttırmıştır.
    Olay yerinde bulunan metal parçası
    Olay yeri adeta bir karantina alanı gibi kapatılmıştır. Olay yerinde bir de garip bir metal parçası bulunmuştur. Ayrıca gökyüzünde görünen turuncu kürelerin sebebinin daha sonra Ruslar tarafından yapılan R-7 Semyorka roket denemesine ait olduğu belirtilmiştir. Peki, ama Rus dağcıların bu sır ölümü nasıl aydınlatılabilmiştir? Telefonun, GPRS ve diğer elektronik aletlerin etkisiz kaldığı bu dağda bulunan fotoğraf makineleri ve kameraların Ruslar tarafından rehin alınması ortada bir gariplik olduğunu açıkça belli etmiştir. Dağcılar o bölgede görmemeleri gereken bir uygulama veya deneye tanık olmuş olabilirler miydi? Rus Hükümeti bunu kesinlikle yalanlamış fakat olay gecesinin resimleri ve videoları paylaşılmamıştır.
    Cesetler üzerinde yapılan incelemeler ve ölüm nedenleri araştırılmaya devam edilmiştir. Bir grup insanın -30 derecelerde dağın başında savunmasız bir şekilde donmaları elbette ki çok ilginç bir durum yaratmamıştır. Ama profesyonel dağcıların dışarıda donmalarının normal olması, dağcıların sedir ağacının yaş dallarını yakmaya çalışmalarını düşündüren bir diğer soru olmuştur. Bu teori kanıtlanmış ve ilk bulunan cesetlerden olan Yuri Krivonişenko ve Yuri Doroşenko’nun geçirdikleri şokun etkisiyle görme yetilerini yitirdikleri yalanlanmamıştır.
    Rüstem Slobodin’in donma anındaki şekli




    Olayın şaşırtıcı başka bir detayı ise, Rüstem Slobodin’in donma anındaki şekli olmuştur. Slobodin’in yanağı ve dudağı şişmiş ve darp edildiği anlaşılmıştır. Ayrıca Slobodin’in midesini tutarak sırtını dönmesi de darbe almaya devam ettiğini ve boğuşma izleri olduğunun düşüncesini ortaya koymuştur. Akıllara gelen ilk soru şu olmuştur, “Rüstem Slobodin’in, o gece arkadaşı öldükten sonra kiminle boğuşmuş olabilir?” Yapılan incelemelerde ise çevrede hiçbir ayak izine rastlanmamıştır.
    Olay yerinde dört kamera bulunmuş ve olay yerinden kaçan dokuz dağcıdan sadece Semyan Zolotarev kamerasını yanına almıştır. Ne gariptir ki bu kamera kayıtları kimseyle paylaşılmamıştır. Ayrıca, grubun genel bir günlüğü olduğu gibi, Yuri Doroşenko da özel bir günlüğü tutmuştur. Fakat incelemelerde bunlara da ulaşılamamıştır. Olayla ilgili en önemli bilgi kaynağı ekipten ayrılan Yuri Yudin’dir. Yuri Yudin, arkadaşlarının ne kadar cesur olduklarını ve donarak ölecek kadar sıradan dağcılar olmadıklarını üstüne basa basa ifade etmiştir.
  • 1990 Senesinde Yapılan Dyatlov ile ilgili Açıklamaları ve Yuri Yefimoviç Yudin’in Hüznü

    Yuri Yudin
    1990 senesine gelindiğinde Rusya’nın yeniden yapılanması ile birlikte sır perdesi tekrar aralanmaya çalışılmıştır. Arşivden çıkarılan olay tekrardan araştırılmaya başlanmıştır. Fakat genç dağcıların yakınları aldıkları cevaplardan hiç tatmin olmamışlardır. Herkesin ağzında aynı cevap “travmatik hipotermi” vardır. Hiç kimsenin anlam veremediği tek olay kamp çadırının neden orman bölgesine kurulmadığı olmuştur.
    Olay yaşandığında 22 yaşında olan Yuri Yudin daha sonra olayı incelemeye başlamıştır. İlk hatırladığı olay Rus yetkilerinin olay yerine kimseyi bırakmamaları olmuştur. Yudin, olayın birinci tanığı olarak bilinmektedir. Ekibini bileği burkulduktan sonra terk etmek zorunda kalan dağcı, 19 Temmuz 1937 tarihinde doğmuş ve 27 Nisan 2013 tarihinde ise hayata gözlerini yummuştur. Yudin, sır dolu ölümün kanıtlandığını görmeden öbür dünyada dokuz arkadaşına katılmıştır. Bütün ömrü boyunca arkadaşlarını rüyasında gördüğü söylenmiştir. Aklındaki sorulara cevap bulamayan Yudin, ölümüne dek psikolojik destek almak zorunda da kalmıştır. Bir belgesel çekimi esnasında Yuri Yudin “Hayatım boyunca bir soru sormak hakkım olsaydı, o’da “o gece arkadaşlarıma ne oldu? sorusu olurdu” demiştir. 

    • Yıl 1959. Rusya’da 9 üniversite öğrencisi ve profesyonel dağcı Ural dağları bölgesinde yaptıkları tırmanıştan bir süre sonra kamp yaptıkları alanın çevresinde ölü olarak bulundu. Dünya genelinde dağcıların soğuktan yada çığ nedeniyle başlarına bir şey gelmesi normal karşılanan bir durum olsada bu olay hepsinden farklıydı. Öylesine farklıydıki aradan 60 yıla yakın zaman geçmesine rağmen bu gençlere ne olduğu hala çözülemedi. Hatta olayın şahitlerinden biri verdiği röportajda Eğer tanrıya bir tek soru sorma hakkım olsaydı ona o gece dyatlov geçicinde ne olduğunu sorardım Yura yudin. İfadesini kullanmış ve Diyatlov Geçici adı verilen yerde yaşanan bu olayın herkes için nasıl bir sır olduğunu bir kez daha gözler önüne sermişti. Çoğu araştırmacıya göre ise Diyatlov Geçidi kazası 20. Yüzyılın en merak edilen konusu olarak nitelenebilir. 59 yıldır araştırmacılar , uzman dağcılar , izciler ve bilim adamları gerçeğe ulaşmanın peşindeler. 9 gece ne olmuştu? BU hikaye dostluğun , cesaretin ve büyük bir sırrın hikayesidir. Onlarca yıl boyunca çözülemeyecek olan bir sır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder