Sayfalar

12 Haziran 2022 Pazar

Bob Ross Bize Ne Öğretti?

 

Bob Ross Bize Ne Öğretti?

Hata diye bir şey yoktur. Sadece mutlu küçük kazalar vardır…

Bu söz size bir yerlerden tanıdık geliyor mu?

Belki şurada küçük mutlu bir ağaç vardır…

Ne dersiniz?

Türkiye’de 80 ve 90 doğumlu olanların çocukluk ve gençlik yıllarına damga vurdu. Resim Sevinci ismini taşıyan programı milyonlarca kişi tarafından izlendi. Programın ilk bölümü 11 Ocak 1983 yılında PBS kanalında yayınlandı. Program tam 11 yıl sürdü. Türkiye’de ise ilk olarak 1993 yılında TRT2'de yayınlandı.

Marangoz bir baba ve garson bir annenin oğlu olarak 29 Ekim 1942'de dünyaya geldi Bob Ross. Çocukken en çok sevdiği şey yaralı yaban hayvanlarının tedavisi ile ilgilenmekti. Bu konuda annesi de ona çok destek verdi. Lise eğitimini yarıda bırakarak babasının marangoz atölyesinde çalışmaya başladı. Burda çalışırken sol işaret parmağının bir kısmını kaybetti. Sol eli ile paleti tutuğu için bu kayıp onun resim yapmasına engel olmadı.

18 yaşına geldiğinde Amerikan Hava Kuvvetlerine katıldı. Uzman çavuş rütbesinde 20 yıl çalıştı. Uzun bir dönem Alaska’da görev yaptı. Burada doğanın güzelliğine hayran kaldı ve resim yapmaya başladı. Çizdiği resimlerde Alaska’da gördüğü manzaraları resmetti. Askerden emekli olduktan sonra kimseye sert davranmayacağına ve bağırmayacağına dair kendine söz verdi.

1970'lerde ressam Bill Alexander ‘ın geliştirdiği (wet-on-wet painting), yani yağlı boyada ıslak üstüne ıslak tekniğini çok severek kullanmaya başladı. Bu teknikte hem boyanın kendisi hem de tuval ıslaktı. Bu sayede resimlerini çok daha hızlı bir şekilde bitirilebiliyordu. Sürekli Bill Alexander’in The Magic of Oil Painting programını izlemekteydi. Daha sonra onun himayesinde çalışmaya başladı. Buradan öğrendikleri Resim Sevinci programına ilham oldu.

1982'de Walt ve Annette Kowalski ile tanıştı. Çift, Ross’un tekniğini ve mizacını çok sevdi. TV’de bir program yapması için tanıdıkları yapımcılarla görüştüler. Gerekli finansman ve kanal ayarlandıktan sonra program çekimlerine başladılar. Ross’un programı beklenenden fazla ilgi gördü. Ross, PBS Kanalında program yaparken para almıyordu. Çünkü bu kanal zaten devlet yardımı ve bağışlarla ayaktaydı. Ross bu süreçte maddi zorluklar çekti. Geçinmek için istemese de çizdiği resimleri satmaya başladı. Çizilen resimlerden gelen gelirin yarısını da kanala bağışlıyordu.

Bir yağlı boya tablo yapmak bazen haftalar, aylar sürebilir. Ancak Ross, 26 dakika gibi kısa bir sürede çok güzel manzara resimleri çizmekteydi. Programı özel yapan diğer bir şey ise Ross’un sakin ve huzur veren anlatımıydı hiç kuşkusuz. Tabi burda Bob Ross’u seslendiren Burçin Oraloğlu’nun hakkını da teslim etmek gerek.

Programlarında her resmin üç versiyonunu çiziyordu. Programdan önce ısınmak için bir versiyon, program sırasında bir tane ve programdan sonra bitiş jeneriğinde göstermek için bir versiyon daha oluyordu.

Saçları aslında kıvırcık değildi. Parasız olduğu dönemde berber parası vermemek için perma yaptırdığı kıvırcık saçları bir sembol haline gelmişti. Kendisi sonradan bu saç şeklinden bıksa da bu şekilde tanındığı için ve ortağı Kowalski’lerin baskıları sonucunda saç modelini değiştiremedi.

Ross, çizim yaparken en çok “Belki şurada ağaçlar vardır. Belki arkadaş ararlar.” cümlesini kullanmıştır. Resim Sevinci’nin çoğu bölümünde Ross, en sevdiği resim parçalarından birinin fırçayı temizlemek olduğu fark edilir. Özellikle, kokusuz tinerle inceltilmiş bir fırçayı, tiner kutusuna çarparak kurutma yöntemine düşkündü.

“Hayatta renklere ihtiyacın var.” der Bob Ross. Açık mavi, koyu yeşil olarak bildiğimiz renklerin titanyum beyazı, Prusya mavisi, kadmiyum sarısı gibi havalı isimlerinin olduğunu da ondan öğrendik.

Hayatı boyunca 30 binden fazla resim yapan Bob Ross’un program boyunca çizdiği 381 resmin sadece ikisinde insan figürü yer alır. Çizdiği 69 kulübe resminin sadece 1 tanesinin bacası olduğunu görürüz. Bunların sebebi ise bacaların insanları temsil etmesi ve Ross’un resimlerinde herhangi bir insan figürü ve etkisi istememesiydi.

50'lili yaşlarında lenfoma kanserine yakalandı. Acı dolu günler geçirdi. 40 kilolara kadar düştü.

Hasta olduğunda bile program çekimlerini ihmal etmedi. Onu ayakta tutan şey hayranlarından gelen mektuplardı. Mektuplarda bir çok insan onun sayesinde resim yapmaya cesaret ettiğini ve bu sayede mutlu olduklarını yazıyordu. Bu mesajlar onu uzun bir süre ayakta tuttu.

Bir mektubunda hayranı ona, renk körü olduğunu bu yüzden resim yapamadığını ve çok üzgün olduğunu belirtti. Bu mektup üzerine Ross, renk körleri için programın bir bölümünde sadece gri ve tonlarını kullanarak manzara resimleri yaptı. Ne demişler, kahramanlar her zaman pelerin takmazlar…

2021 yılında Netflix’de yayınlanan “Küçük mutlu ağaçlar arasına gizlenen ihanet ve hırs” isimli belgeselde Bob Ross’un hayatı tüm yönleri ile anlatıldı. Yaşadığı zorluklar, inişli çıkışlı özel hayatı ve ortağı Kowalski’lerin Ross’u kontrol altına alması ve adete onu bir kukla gibi yönetmesi çok şeffaf bir şekilde anlatıldı. Meraklılarına tavsiye ederim. Belgeseli izlerken Ross’un yaşadığı üzüntüler ve ızdıraplar beni derinden etkiledi.

Ona göre resim yaparken hata diye bir şey yoktu, sadece şanslı kazalar vardı. Ayrıca bir resmi güzel yapan kusurlarıydı. Kusurlar eseri diğer herşeyden farklı ve benzersiz kılardı. Hayata bu kadar pozitif bakan ve bir çok insanın hayatını değiştiren Ross ömrünün son dönemlerini çok acı çekerek geçirdi. 4 Temmuz 1995 yılında 52 yaşında lenfoma kanserine yenik düştü ve aramızdan ayrıldı. Ancak eserleri ve güzel mizacı bizi etkilemeye, hayatımızı değiştirmeye devam ediyor.

Ruhu şad olsun…

Telefonum ile çektiğim bu kare Bob Ross’un tuvalinden çıkmış bir resim gibi — 25 Ocak 2022 İstanbul, Polonezköy
KAYNAK: 
Dr. Harun AKSAYA medium.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder