Eski çağlarda devletler zenginliklerini ve güçlerini sedir ormanlarından alırlardı. Gılgamış Destanına konu olan savaşlar, sedir ormanlarına sahip olmak için yapılmıştır. Asurlular zamanında ise sedir tomruğu ve reçinesi, savaş ganimeti ve haraçlara konu edilmiştir.
UĞRUNA SAVAŞLAR YAPILAN AĞAÇ: TOROS SEDİRİ
Tarihte sedir odunu, önemli bir ticaret metası idi. Fenikeliler sedir ağacı ticareti yaparak büyük bir deniz gücüne sahip oldular. Dayanıklı olması sebebiyle özellikle gemi yapımında asırlardır kullanılmaktadır. Mısırlılar, M. Ö. 2600’lü yıllarda sedir tomruklarından 45 m. boyunda gemiler inşa etmişlerdir. Dünyada odun ihracat ve ithalatına ait bilinen en eski yazılı belge de muhtemelen sedir türüne aittir. Kayıtlara geçmiş ilk sedir kerestesi ithalatı, Mısırlılar tarafından yapılmıştır. Finike limanından Mısır’a altın ve gümüş madeni eşya, papirüs, buğday ve zeytinyağı karşılığı sedir tomrukları getirilmiştir.
Sedir, Osmanlılar zamanında da sıkça kullanılmıştır.
Sedir tomruğunun büyük miktarda kullanıldığı projelerin başında ” Hicaz Demiryolu ” inşaatı gelmektedir.
Odununun hafif ve yumuşak olması, çürümeye karşı dayanıklılığı, yıllarca sağlam kalabilmesi, özel rengi ve kokusunun olması ve kolay işlenebilmesi gibi özellikleri ile sedir ağaçları tarih boyunca geçmişten günümüze insanoğlunun hep gözdesi olmuştur. Eskiden olduğu gibi bugün de sedir odunu orman ürünleri sanayisinin aranan en değerli türleri arasında yer almaktadır.
Bu değerli özelliklerinden dolayı sedir orman alanları devamlı tahribatlara uğramıştır. Toros sediri dünya üzerinde doğal yayılışını Lübnan’da ve Türkiye’de yapmaktadır. Bugün bayrağının simgesi sedir olan Lübnan’daki sedir ormanlarının tamamına yakını yok olmuş durumdadır. Türkiye’deki sedir orman alanları da bu tahribattan nasibini almıştır. Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre Toros sediri, Toros Dağları’nda yarısı bozuk yapıda olmak üzere 463.521 hektar alanda yayılmıştır.
Türkiye’deki doğal yayılış alanları Toros Dağları’dır. Akdeniz bölgesinde batıda Acıpayam-Bozdağ ve Köyceğiz-Çaldağ arasındaki dağlar, doğuda ise Kahramanmaraş’ın Engizek-Ahır dağları arasında yayılmaktadır. Ayrıca, Tokat-Erbaa-Çatalan, NiksarAkıncıköy yöresinde, Afyon-Sultandağı ve Afyon-Emirdağ-Yukarı Çaykışla vadisinde küçük topluluklar halinde yöresel yayılışları vardır.
Aslında Toros Dağları’nın 800-1000 metreden yukarı olan güneye bakan arazilerinin tamamı Toros sedirinin yetişme alanıdır. Sedirin önemini bilen Türkiye ormancıları son 15-20 yıldır Toros Dağlarındaki boş arazileri tekrar sedirle buluşturmak için yoğun çaba sarf etmektedirler. Karpelli sedir ekimi ismini verdikleri proje kapsamında gerçekleştirilen bu çabanın neticesinde bölge insanı için yeni bir gelir kapısı ortaya çıkmıştır. Sedirin bol miktarda kozalak oluşturduğu yıllarda Yörükler seferber olurlar. Sedir ormanlarında kadın erkek demeden ağaçlardan kozalak toplarlar,
harmanlarda kozalaklardan tohumları ayrıştırırlar ve bahardan önce arpa, buğday eker gibi taş, kaya görünümlü araziler üzerine sedir tohumlarını serpiştirirler. Toros Dağları’nda toprak yüzeyi kireç taşları yani kalker anakayaları ile kaplıdır. Araziler taşlık kayalık görünümündedirler. Bu görüntüden dolayı çoğu yerde toprağın olmadığı sanılır. Ancak bu taşların, kayaların atında bir toprak denizi vardır.
harmanlarda kozalaklardan tohumları ayrıştırırlar ve bahardan önce arpa, buğday eker gibi taş, kaya görünümlü araziler üzerine sedir tohumlarını serpiştirirler. Toros Dağları’nda toprak yüzeyi kireç taşları yani kalker anakayaları ile kaplıdır. Araziler taşlık kayalık görünümündedirler. Bu görüntüden dolayı çoğu yerde toprağın olmadığı sanılır. Ancak bu taşların, kayaların atında bir toprak denizi vardır.
Yörüklerin serpiştirdiği tohumlar baharda çimlendikten hemen sonra gövdeden daha çok köklerini geliştirerek bu taşları ve kayaları delerek toprağa ve suya ulaşmaya çalışırlar. Sedirlerin çimlendikten hemen sonra, derinlerdeki toprağa ve suya ulaşabilmek için 60-70 cm kök saldıkları görülmüştür. Suya ulaştıktan sonra ise hemen hızlı bir şekilde boylanırlar ve bulunduğu yerin hâkim ağaç türü olurlar.
Gençlikte piramidal bir tepeye sahip olan Toros sedirinin tepesi yaşlandıkça yayvanlaşır ve şemsiye gibi bir şekil alır. Kabuğu gençlikte düzgün, yeşilimtırak kül renginde olup, sonraları ağaç yaşlandıkça boyuna çatlaklı, pullu bir yapıya, rengi de siyahımtırak kül rengine döner.
Toros sediri ileri yaşlarında kalın dal şeklini alır, gövdeleri dolgun olur. Sedirin güzel ve heybetli bir görünümü vardır. 2000 yıl kadar yaşayabilmektedir.
Toros sediri dekoratif görüntüsünden dolayı her parkta ve bahçede bulunabilmektedir. Derine giden kazık kökleri, erozyon önleme çalışmalarında da yoğun olarak kullanılmaktadır. Fidanı tohumla ve çelikle kolayca üretilebilmektedir.
Toros sediri ileri yaşlarında kalın dal şeklini alır, gövdeleri dolgun olur. Sedirin güzel ve heybetli bir görünümü vardır. 2000 yıl kadar yaşayabilmektedir.
Toros sediri dekoratif görüntüsünden dolayı her parkta ve bahçede bulunabilmektedir. Derine giden kazık kökleri, erozyon önleme çalışmalarında da yoğun olarak kullanılmaktadır. Fidanı tohumla ve çelikle kolayca üretilebilmektedir.
Halk arasında siyah renkli zifte benzeyen reçinesinden dolayı “katran ağacı” olarak isimlendirilmektedir. Odunun ocaklarda yakılması sırasında elde edilen katranı Yörükler kendilerinin ve hayvanların yaralarının iyileşmesinde uzun yıllar kullanmışlardır.
KAYNAK: http://insanvehayat.com/ugruna-savaslar-yapilan-agac-toros-sediri/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder