
Antik Zamanlardan Gelen ‘Turkana Çocuğu’ ve Muhteşem ‘Turkana Gölü’
Afrika’nın doğusundaki Büyük Rift Vadisi’nin büyülü manzarası altında yükselen, eski adıyla Rudolf Gölü, modern zamanlarda Turkana Gölü olarak anılmaktadır. Kenya’nın kuzeybatısında muhteşem bir varlık sergileyen bu göl, ‘’dünyanın en büyük kalıcı çöl gölü’’ ile ‘’en büyük alkalin gölü’’ unvanlarını taşıyan nadir bir doğal oluşumdur.
Aynı zamanda arkeolojik açıdan da büyük öneme sahip olan gölün çevresinde, dünyanın en eski insan fosili bulunmuştur. 1997 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne dâhil edilen göl ve çevresindeki koruma alanları, doğanın büyülü bir dokusunu yansıtmaktadır.
Bu anlam dolu coğrafya içinde, Kenya’nın en ünlü ve etkileyici kraterlerinden biri olan Nabiyotum, görkemli varlığıyla öne çıkar. Turkana Gölü’nün eşsiz güzelliği ve bu kraterin yan yana gelmesi, kutsal bir anıt gibi tarihin derinliklerinde durur. Kraterin en belirgin özelliği, adeta bir huni şeklinde yükselen dik ve yüksek yamaçlarıdır. Bu çukur, hemen her noktasında sıra dışı bir alkalin göl ile sınırlanmıştır. Dünya çapında en büyük krater gölü unvanını kazanan Nabiyotum, Turkana Gölü’nde konumlanmıştır.

Bu doğal güzellikleri bizzat deneyimlemek isteyen maceracı ruhlu gezginler, kendilerini uzun ve tehlikeli keşiflere hazırlamalıdır. Krater ve göl, en yakın kasaba olan Lodvar’a yaklaşık 70 kilometre uzaklıktadır. Bu mesafe, deneyimli gezginler için basit bir engel olarak gelebilir. Ancak, yolun karmaşıklığı ve içerdiği tehlikeli bölgeler göz ardı edilmemelidir. Vahşi doğanın en hızlı sakinleri turistler için başlıca bir tehlike kaynağıdır. Bu sebeple güvenli bir rehber olmadan, krateri keşfe çıkmak önerilmez.
Turkana Gölü’nün Yapısı ve Özellikleri
Büyük Rift Vadisi’nin kucakladığı bu göl, etkileyici manzarasıyla büyüler. Ortalama 30 metre derinliği olan bu göl, Büyük Rift Vadisi’nin topraklarında yer alırken, boyutları da oldukça etkileyicidir; yaklaşık 290 km uzunluğu ve 32 km genişliğiyle öne çıkar. Toplam yüzey alanı 6405 km²’yi bulur.
Avusturyalı kâşif Ludwig von Henel ve Macar gezgin Samuel Teleki, Turkana Gölü’nü keşfedenler arasında yer alır. Bu güzel göle Avusturya Kraliyet Prensi Rudolf’un adını verdiler, bu nedenle Rudolph Gölü olarak da anılır. Ancak 1970’lerde Turkana Gölü adını almıştır ve günümüzde iki ad altında da anılmaktadır.

Gölün toprakları üzerinde birden fazla volkanik adaya sahip olması, onu daha da ilginç kılar. Gölün yanı sıra, Güney Adası en büyük ve en ünlü volkanik adalardan biridir. Bu adada aktif volkanlar bulunur ve flora ile fauna oldukça zengindir. Kuşlar, yılanlar ve yarasalar gibi çeşitli türler bu adada bulunur. Ayrıca adada özellikle Arapça tütsü bitkisi dikkat çeken bitkiler arasında yer alır.
Kenya’nın tek kalıcı su kaynağı olarak bölge yaşamı için büyük bir öneme sahiptir. Göl, Kenya ve çevresindeki ekosistemi besleyen bir dizi farklı balık ve bitki türüne ev sahipliği yapar. Gölde yaşayan kedi balığı, kirpi balığı, Nil levreği, nil timsahı, su aygırı, karabatak ve yalıçapkını gibi canlılar, bu ekosistemi zenginleştirir. Gölün büyük bir timsah popülasyonuna ev sahipliği yaptığı bilinir, yaklaşık 12.000 timsah bu sularda yaşar.
Bölgedeki yüksek sıcaklıklar ve çöl iklimi, gölün suyunun buharlaşmasına neden olur ve bu nedenle göl yıllar boyunca su kaybeder. Ancak beş yılda bir yağan yağmurlar, su seviyesini bir miktar artırır. Böylece sahipsiz kalan balıkçı tekneleri kıyıları süsler ve bölge doğa fotoğrafçılarını cezbetmektedir.

Dünyanın En Eski İnsan Fosili; Turkana Çocuğu
Turkana Gölü’nün çevresi arkeolojik açıdan büyük öneme sahiptir. Tarih öncesi döneme ait birçok eser burada keşfedilmiştir. Yaklaşık 3,3 milyon yıl yaşında olduğu tahmin edilen dünyanın en eski taş aletleri, göl kıyısında ortaya çıkmıştır. Ayrıca dünyanın en eski insan fosili ‘’ Turkana Çocuğu’’, göl çevresinde keşfedilmiştir. 1.6 milyon yıl öncesine tarihlenen bu fosil, insanlık tarihini anlamak için büyük bir kaynaktır.
Turkana Gölü’nün yakınında bulunan ve KNM-WT 15000 olarak adlandırılan fosiller, Pleistosen döneminin erken dönemlerine, yaklaşık 1.5-1.6 milyon yıl öncesine tarihlenen ve 11-13 yaşlarında olduğu düşünülen bir çocuğa aittir. Bu fosillere “Turkana Çocuğu” veya “Nariokotome Çocuğu” denir.
Fosiller, ünlü paleontolog Richard Leakey’in liderliğindeki bir ekip tarafından bulunmuş ve buluntular 1984 yılında Kenya’nın Nariokotome yakınlarındaki Turkana Gölü bölgesinde ortaya çıkmıştır. Bu fosil, insan evrimi araştırmalarında önemli bir yere sahiptir çünkü erken insan türlerinin yaşam tarzı ve morfolojisine dair değerli bilgiler sunmaktadır.
Turkana Çocuğu’nun iskeleti, vücut yapısı, kemik gelişimi ve anatomisi hakkında detaylı bilgiler sağlar. Çocuğun büyüme paterni ve yaşam tarzına dair ipuçları, antropologlara erken insan evrimi hakkında daha fazla anlayış kazandırmıştır. Bu fosil, insan türlerinin anatomik ve davranışsal evrimini anlamak için kritik bir kanıt kaynağı olarak kabul edilir.

Turkana Gölü Çevresinde Yaşam ve Göle Ulaşım
Turkana Gölü çevresi, sınırlı teknolojiye sahip, doğal bir yaşam tarzının sürdüğü bir bölgedir. Balıkçılık, hayvancılık ve sınırlı tarım gibi temel geçim kaynaklarına sahip olan bölge, aynı zamanda arkeolojik ve paleontolojik zenginliklere de ev sahipliği yapmaktadır. Bu zorlu yaşam koşullarına rağmen, bölge halkı için Turkana Gölü gerçek bir yaşam kaynağıdır. “Yaşam Denizi” anlamına gelen Jade Sea adıyla anılan bu göl, coğrafyanın ve doğal güzelliklerin taşıyıcısıdır.
Yerel halk, geleneklerini ve kültürlerini yaşatan bir bölge olarak Turkana Gölü’nün çevresinde yaşamını sürdürmektedir. Bu bölge, bozulmamış bir Afrika kültürünü ve gerçekliğini koruyabilmiş ender yerlerden biridir. Yavaş yavaş turizmden pay almaya başlayan yerel halk, geleneksel dansları ve törenleriyle turistlere örnekler sunar.
Turkana Gölü’ne ulaşmak için Nairobi, Kenya’nın başkenti, ana giriş noktasıdır. Türk Hava Yolları’nın direkt uçuşları, İstanbul Havalimanı’ndan Nairobi’ye yapılmaktadır. Alternatif olarak, Kahire, Doha veya Dubai gibi aktarma noktaları aracılığıyla ulaşım sağlanabilir. Turkana Gölü bölgesi, Nairobi’den direkt uçuş seçeneklerine sahiptir. Haftanın beş günü gerçekleştirilen seferler, Lodwar Havalimanı’na varış sağlar ve yolculuk yaklaşık 1 saat 30 dakika sürer.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder