Sanat ve Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sanat ve Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ocak 2019 Perşembe

Geçmişe Yolculuk - Stefan Zweig



Merhabalar...


Bugün diş çekimi için hastaneye gittim.

Gidiş-Dönüş otobüs yolculuğumda kitap okudum.
Şimdi de paylaşım zamanı....

Çok güzel yasak aşk hikayesi....



Kitap Okumak Yaşamaktır #okudumbitti






25 Ekim 2018 Perşembe

"BİR GÜN" Kızımın Okulda Derste Yazmış Olduğu ve Öğretmeninin Okul Dergisinde yayınlayacağı Kısa Bir Hikaye 💜

İRİS ÇİÇEĞİ ile ilgili görsel sonucu

Kızımın Okulda Derste Yazmış Olduğu ve Öğretmeninin 
Okul Dergisinde yayınlayacağı Kısa Bir Hikaye 💜

BİR GÜN

     Bağırışların sokağa taştığı kaldırımlardan ağır ağır yürüyordum. Her adımımda dandik, mavi naylon poşetlerin içindeki sebze ve meyvelerin daha bir ağırlaştığını hissettim. Patlıcan, kabak, maydanoz, patates. Evde lazım olan her şeyi almıştım sanırım. Eve gidince şimdi şöyle güzel bir dolma yapardım. Yanına da bir güzel çorba. Mis. Pazar yapmayı hiçbir zaman sevmemiştim. Bağırışlar yüzünden kendi düşüncelerimi bile duyamıyordum. En iyisi  bir dahakine Mehmet’i yollamak. Ay aman, o da taht kurduğu koltuğundan bir ayrılmıyor ki. Anca balkondaki çiçekleri ile ilgilensin. Pazardaki satıcıların bağırışlarından uzaklaştığım an rahatladım. Başım çatlamıştı. Artık eskisi kadar genç değildim ki bende. Altmışı görmüştüm artık. Yaşlanmıştım bende. Mehmet’te yetmiş olmuştu sahi ya. Zaman ne hızlı geçmiş. Daha dün gibi hatırlıyorum gençlik günlerimi. Ah, ah nerde o zamanlar işte. Gerçi Mehmet yaşlandıkça daha bir çocuklaşmıştı. 

"İNSANLAR" Kızımın Okulda Derste Yazmış Olduğu ve Öğretmeninin Okul Dergisinde yayınlayacağı Kısa Bir Hikaye 💜

para ile ilgili görsel sonucu

Kızımın Okulda Derste Yazmış Olduğu ve Öğretmeninin Okul Dergisinde yayınlayacağı 
Kısa Bir Hikaye 


İNSANLAR
Yine buradaydım. Gri kaldırımın üzerinde buruş buruş bir şekilde duruyordum. En son sahibim, beni bir market kasasından para üstü olarak aldıktan sonra beni cebine koyar koymaz düşürmüş, farkına varmamıştı bile. Alışmıştım artık. Eski market kasalarında aylarca hatta yıllarca beklemeye. Alışmıştım ceplerden düşmeye. Asfaltta, gri kaldırımlarda hatta merdivenlerde rüzgâr yüzünden ordan oraya savrulmaya, alışmıştım işte. Hiç kimse beni fark etmiyordu. Tüm insanlar üzerimden geçip geçip duruyorlardı. Bir anda yerden kaldırılmam ile şaşırmıştım. Küçük bir çocuk sevinçle bana bakıyordu.

"PENCERE" Kızımın Okulda Derste Yazmış Olduğu ve Öğretmeninin Okul Dergisinde yayınlayacağı Kısa Bir Hikaye 💜



Kızımın Okulda Derste Yazmış Olduğu ve 
Öğretmeninin Okul Dergisinde yayınlayacağı 
Kısa Bir Hikaye 💜


PENCERE
Yine oradaydı işte. Her gece saat 3’te karşı evin kapısında otururdu. Üstü başı yırtıktı. Kıyafetlerinin bazı yerlerinde yamalar vardı. Yüzü gözü kir, pas içindeydi. Soğuk kış havasından korunmak için büyük kabanına sarılmıştı. Çıplak ayağının altındaki kar yavaş yavaş erimişti. Bu acıklı görüntüye daha fazla dayanamayarak perdeyi kapattım. Sıkıntıyla derin bir nefes alarak kapalı perdeye baktım. Hava çok soğuktu. Kim bilir ne kadar üşüyordu. Düşünceli bir şekilde yatağıma yatarken onun haline kendimi koymam ile sıkıca yorganıma sarıldım. Ne kadar uyumaya çalışsam da Yusuf amcayı aklımdan çıkaramıyordum. Yusuf amca köydeki en bilge adamdı. Köyde herhangi bir sorun çıksa bir sürü çözüm üretir, yardım etmek isterdi. Aklı hep çalışırdı. Bir saniye bile düşünmeyi bırakmazdı. Yaşı olmasına rağmen hiperaktif bir adamdı.

Onunla okuldan kaçtığım bir günde tanışmıştım. Bana neden kaçtığımı sorduğunda okumak istemediğimi söylemiştim. Bana eğer okumazsam neler olacağını anlatmış eğer istersem ders konusunda bana yardımcı olabileceğini söylemişti. İlk başta onu reddetmiştim. Okumak istemiyordum. Hiç bir güç, hiç kimse beni kararımdan vazgeçiremezdi. Ben böyle düşünürken bir gün bir şey oldu. Her şey birden değişti. Büyük bir fırtına köye vurmuştu. Ağaçlar çatılara ve yollara düşmüştü. Bazı evlerin çatıları yıkılırken, bazı yolların hepsi kapanmıştı. Evlerin birçoğu sel, su içinde kalmıştı. Kimse ne yapacağını bilemiyordu. Köyde kullanılacak pek fazla alet yoktu. Bu yüzden kimse ağaçları kaldıramamış, evlerde ki suları kovalarla zar zor çıkarmaya çalışmışlardı. Yusuf amca sadece birkaç malzemeden bir sürü alet yapmış, çatıların üstüne devrilen ağaçlar indirmiş, su giren evlerin hepsinin düzelmesine yardımcı olmuştu. O gün onun o bilgeli, becerikli halini gördükten sonra onun yanına gitmiş, okumak istediğimi söylemiştim. Onun insanlara yardım etmesinden çok etkilenmiştim. Eğer o bana öğretirse ben de onun gibi insanlara yardım edebilirdim. Bunu anneme anlattığımda bana izin vermemişti.   Köyde ki kimse Yusuf amcayı sevmezdi. Onu değişik, korkunç bulurlardı. Oysaki o öyle biri değildi. Aklında bir saniye durmaksızın dolaşan onlarca düşünce yüzünden bazen sesli düşünürdü, bazen parmakları hiç durmaz hep bir hesaplama yapardı.  Düşünceleri yüzünden hiperaktif bir insandı o kadar. Birçok kez annemden gizli gizli buluşmuştuk. Bana bir sürü şey öğretmişti.  Bana ders anlatır benle çalışırdı. Sıkıldığımda bana yeni icatlarını gösterirdi. O ve eşinin bir çocuğu yoktu. Bana hep beni olmayan çocuğu gibi gördüğünü söyler, beni severdi. İcatları da onun çocuğu gibiydi. Gözünden hep sakınırdı.

Uzun bir süre gizli saklı buluşmuştuk. Bir gün ansızın, eşi vefat etmişti. Kalp krizinden ölmüştü. Yusuf amca eve geldiğinde çok sevdiği karısını ölü bir şekilde bulunca yıkılmıştı. Onun yanında olup ona sıkıca sarılmak istesem de annem izin vermemişti. Üstüne Yusuf amcanın bana özel ders verdiğini öğrenince, dışarı çıkmamı yasaklamıştı. Dışarı çıkmıyor, ona sarılamıyordum. Yusuf amca bir süre sonra evinde duramaz olmuştu. Bu soğuk kış günlerinde dışarıda yatıyordu. Sadece üstünde ki ince bir montla. Ev hariç her yere gider, yatar olmuştu. Üstündeki kıyafetler bir süre sonra eskimeye başlamıştı. Evinin önünde yattığı zaman pencereden bazen onunla konuşmaya çalışıyordum. Çabalarıma rağmen yüzüme bile bakmıyordu.

Bir gün yine onunla konuşmaya çalışırken cümlemi kesmiş ağzını zor açarak, içine kaçmış sesiyle konuştu

-          - Söyle onlara lütfen, normal bir insan olmadığım için özür dilerim, demişti.
Son sözü bu olmuştu. Kapısın önünde hayatını yitirmişti. Köydekilere bunu söylemeye çalıştım. Ama kimse beni dinlememişti. İşte o zaman anlamıştım ne demek istediğini.


İrem Sinem GÜNEY

Burhan Felek Anadolu Lisesi


"ŞEKERLEMELER" Kızımın Okulda Derste Yazmış Olduğu ve Öğretmeninin Okul Dergisinde yayınlayacağı Kısa Bir Hikaye 💜


ŞEKERLEMELER

Küçük çocuk, keyifle elinde tuttuğu lolipopunu gökyüzüne doğru tutarak neşeyle salladı. Annesi, elini sıkıca tutmuş onu yürümesi için çekiştiriyordu. Küçük çocuk, annesinin ayda bir yemesine izin verdiği abur cuburlarından bir poşet dolusu almıştı. Abur cuburların, şekerlerin, asitli içeceklerin zararlı olduğunu söyler, sadece ayda bir kez yemesine izin verirdi annesi. Küçük, her seferinde bir poşet dolusu abur cubur ile odasına çıkar köpeği Holly ile oynarken yerdi hepsini.

Eve varmaları ile küçük çocuk sıkı sıkı tuttuğu poşeti ile odasına çıkmıştı. Köpeğini yatağında yattığını görünce yüzünden bir türlü silemediği o heyecanlı gülümsemesi ile onun yanına oturdu. Poşetin içindeki abur cuburları yatağa dizerken bir yandan da köpeği ile konuşuyordu.

5 Şubat 2014 Çarşamba

OKUDUĞUM KİTAPLAR..."LİMON YAPRAKLARININ KOKUSU - CLARA SANCHEZ" #okudumbitti

Canım yeğenim Burakcığımın çok güzel bir kitaplığı var.. Beni de kitapevine üye yaptı. ve ilk olarak bu kitabı okumaya verdi. Ama belli bir sürede okuyup geri vermem gerekiyordu. Yoksa üyelikten atacaktı beni. :) Teyzelik forsumu kullanıp ek süre olarak üyeliğimin son gününde (31.Aralık.2013) 24 saate 412 sayfalık kitabı gece sabaha kadar okuyup bitirdim. Gerçekten güzel ve sürükleyici bir kitaptı. 

Ve sonuç olarak yeğenimin kütüphanesinden atılmadım çok mutluyum...
Yakında yeni bir kitap talebinde bulunacağım. 
Ama önce Canım Arkadaşım Denizimin verdiği kitabı okumam lazım..

"LİMON YAPRAKLARININ KOKUSU - CLARA SANCHEZ" ile ilgili görsel sonucu



"LİMON YAPRAKLARININ KOKUSU - CLARA SANCHEZ"

3 Şubat 2014 Pazartesi

 


Kızı olmalı insanın,

Alabildiğine sadık, vefakar,

alabildiğine zorlu ve nazenin.

***

Kızı olmalı insanın,
Canını emanet ettiğin,
elin, ayağın, gözün kulağın, her şeyin.
***
Kızı olmalı insanın,
Hata yaptığında gözlerinin içine baktığın,
bakar bakmaz masumiyetiyle saniyeler içinde eridiğin,
vefasına taptığın.
***
Kızı olmalı insanın,
Evinde babasına annesine karşı nazlı niyazlı,
sokakta cadılığından ve hışmından korktuğun.
***
Kızı olmalı insanın,
Herkes terk ettiğinde seni,
varlığında da, yokluğunda da, evliyken de bekarken de,
babacığım (veya) anneciğim diye kucak açtığında
gözyaşlarıyla bağrına bastığın.
***
Kızı olmalı insanın,
Demlediği çayı süzülerek getirmesini seyrettiğin,
pişirdiği kahvenin tadına gizlediğin,
özenle bezediğin.
***
Kızı olmalı insanın,
Canıyla canlandığın, varlığıyla anlamlandığın
özlemiyle ve iç çekişlerinle dağ dağ efkarlandığın.
***
Kızı olmalı insanın,
"Dünya bir yana kızım bir yana" diyebildiğin,
üzerine titrediğin için onun eşini / dostunu dahi çok sevdiğin.
* * * * *
Eski Arapları duydukça dumur olurum kendimi bildim bileli.
Kız çocuklarını diri diri gömerlermiş ya hani.
İslam Peygamberinin yok ettiği
Lanet olası bir adetin temsilcileri.
Yüce yaratıcı kız babalarına ayrı bir merhamet göstermekte.
Bunu bizzat ben yaşamaktayım her zaman ve her yerde.
Kızın bereketini hissetmişimdir her daim içimde.
* * * * *
Küçükken nereye yürüsen,
Peşinden gölge gibi takip eder ya seni,
Yerden bitme, o yaşlarda küçük parmağına sarılırken
Bütün bir dünyaya sarılır ya hani!
büyüdükçe de sen onun varlığıyla güçlenirsin.
Adeta, gittiğin her yerde gölgeni arar olursun.
* * * * *
Çoğu baba ilk çocuğunun erkek olmasını ister eminim,
Ben de o gafillerden biriyim.
Şimdi keşke demenin çaresizliği içindeyim.
İlk çocuğun kız olmalı, ne derseniz deyin.
* * * * *
Eğer ebeveynler kendilerini kopyalamak isterlerse,
Kızlarına baksınlar. Hayal kurmasınlar boş yere.
* * * * *
Çünkü kız çocukları hem annenin hem babanın
kopyası olmaya çoktan hazırdır zaten yine.
Ne tuhaf, ne gariptir ki,
böylesi bereket kaynağı, can yoldaşı varlıklar,
hep oğuldan sonra göze görülmüş,
yer yer insan olduğu unutulmuş,
yer yer alınıp satılmış, hatta atılmış.
* * * * *
Toplum bile çifte standart uygular kızlarımıza,
koskoca toplum oğullara / erkeklere taraf çeker.
Analar bile bu taraf tutmada rol alır,
unutuverir kızlığını, acı ki ne acı.
* * * * *
Görmek için bakmak gerek,
Kızınıza bakın dostlar.
Onu sevginizle büyüleyin.
Onlar zaten sınırsız özgürlük istemezler,
Alışık ta değildirler hem.
Genlerinde de yoktur erkekler gibi
Alıp başını gitmek.
Siz zaten onları sıkmadıkça
Onlar sizin yamacınızdan ayrılmazlar.
Siz onlara arkadaş olursanız,
Paylaşırlar, hem her şeylerini.
Ketum da olmazlar erkek kardeşleri gibi.
Yalan bile söylemeye gerek görmezler
Arkadaş olursanız,
Hem onu / onları iyi tanırsanız.
Anlarsınız zaten, onlar da sizin anladığınızı
Veya anlayacağınızı bilir
Buna teşebbüs bile etmezler.
* * * * *
Yüce yaratıcıya şükürler olsun ki,
Kızımı lutfetmiş bana.
Ve ben bu mutluluğu yaşamakta olan biriyim.
Canım kızım, Ruze,
hep varol, mutlu ol,
Gözüm kulağım elim ayağım ol
Mutlu yaşa her gittiğin yerde.


Ahmet Emin Fidan

18/07/2010 Balıkesir




14 Aralık 2013 Cumartesi

AŞK - ELİF ŞAFAK #okudumbitti

  

Görsel: Google

 Canım Arkadaşım Deniz' in tavsiyesi üzerine okuduğum bir kitap...Herkesin okuması gereken bir kitap bence..Bakış açısını değiştiriyor insanın..

Teşekkürler Deniz'im...

Okuyucunun Dikkatine

Blog sayfamda sağlıklı yaşam, diyet ve kişisel bakım konularını kapsayan yazılar genel bilgilendirme amaçlıdır. Kategoride çeşitli hastalıklar için evde bitkisel çözüm önerileri, besleyici fonksiyonel gıda takviyeleri, doğal cilt ve saç bakımı maskesi tarifleri ile uygulanışları, kilo kontrolüne yardımcı diyet listeleri ve sağlıklı beslenme programları yer almaktadır. İlgili besinin, ürünün ya da diyet listesinin etkileri her bünyede değişkenlik gösterebilir. Yazı yayına alındıktan sonra, zaman içerisinde güncelliğini ve geçerliliğini yitirebilir. Sunmuş olduğum bilgiler hiçbir zaman doktor teşhisinin yerini tutmaz, reçete niteliği taşımaz. Bilgileri uygulamadan önce alanında uzman görüşü almanızı tavsiye eder; aksi durumda oluşabilecek yan etkilerden sorumlu tutulamayacağımı önemle hatırlatırım.
GÖRÜŞLERİNİZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR!

Zaman ayırıp, yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Yorumlarınız onaylandıktan sonra görüntülenecektir. Reklam ve hakaret içeren yorumları yayınlamıyorum. Düşüncelerinizi bekliyorum...

40 İĞNE OYASI - İĞNELİK İLE MOTİF YAPIMI - NaLaN'ın ATÖLYESİ

  SALON - YATAK ODASI TAKIMI İĞNE OYASI DÜĞÜMÜ İLE YAPILIYOR Adım adım resimli ve videolu anlatım 40 İĞNE OYASI - İĞNELİK İLE MOTİF YAPIMI  ...